İTÜ Güneş Arabası Proje Sorumlusu Burak Aliefendioğlu, 2009 ve sonraki yıllarda yarışmak üzere 4. nesil araçların çalışmalarını sürdürdüklerini belirtti.
İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Elektronik Fakültesi Elektrik Mühendisliği bölümü öğrencisi Burak Aliefendioğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de TÜBİTAK tarafından ilk kez 2005 yılında düzenlenen Formula G yarışları için bir öğrenci projesi olarak kurulan İTÜ Güneş Arabası ekibinin, ürettikleri ARİBA I, ARİBA II ve İTÜ-RA adlı araçlar ile 2006 ve 2007 yıllarında İzmir, İstanbul ve Ankara'da düzenlenen yarışlara katıldıklarını anlattı.
Aliefendioğlu, şunları söyledi:
''İzmir ve İstanbul'da olmak üzere 2006 yılında iki yarış düzenlendi ve biz ikisinde de şampiyonluğu elde ettik. Bunun yanında birinde üçüncülük, birinde ikincilik kazandık. İzmir yarışında birinci ve üçüncü, İstanbul yarışında birinci ve ikinci olduk. Aynı zamanda, TÜBİTAK tarafından verilen Özgün Tasarım Ödülü'nü kazandık. Yarı final kupalarıyla birlikte o sene verilen 13 kupanın 9'unu biz kazandık. Ciddi bir başarı oldu bizim için. Sonra 3. nesil arabacılar olarak İTÜ-RA adlı 3. aracımızı ürettik. Ankara'da düzenlenen Formula G 2007 yarışlarına katıldık. Birincilik ve ikincilik kazandık. Geleneği bozmayarak Özgün Tasarım Ödülü'nü de elde ettik. Aynı yıl bir de Ankara Otomobil Sporları Kulübü (ANOK) Kupası yarışını kazandık.''
Aliefendioğlu, Özgün Tasarım Ödülü'nün de yarıştaki en ciddi ödüllerden biri olduğunu vurgulayarak, ''Sonuçta yarışlarda aksilikler yaşanabiliyor, belki iyi bir araba kazanamayabiliyor, yarış dışı kalabiliyor ama Özgün Tasarım Ödülü bir raporlama sonucu, en iyi çalışmayı yapan okula veriliyor'' diye konuştu.
Formula G 2008 yarışlarının 26-31 Ağustosta İzmir'de yapıldığını belirten Aliefendioğlu, bu yarışa ARİBA II VE İTÜ-RA araçlarıyla katılacaklarını söyledi.
-GÜNEŞ ARABALARI-
Güneş arabalarının Elektrik, Kontrol, Makine ve Uçak mühendisliği öğrencilerinden oluşan bir ekip tarafından tasarlanıp bilgisayar ortamında aerodinamik testleri yapıldıktan sonra Yonca-Onuk Tersanesi'nde karbon fiberden üretildiğini anlatan Aliefendioğlu, daha sonra motoru, elektrik-elektronik ve mekanik aksamının yerleştirildiğini bildirdi.
Aliefendioğlu, araçların, üzerindeki güneş pilleriyle güneşten aldığı elektrik enerjisini akülere yollayarak depoladığını dile getirerek, şunları kaydetti:
''Akülerden aldığımız enerjiyi çeşitli güç elektroniği düzeneklerinden geçirerek doğrudan motorumuza veriyoruz ve aracımızı hareket ettiriyoruz. Kullandığımız güneş gözeleri yüzde 21 verimli. Şu ana kadar yarışan arabalar içinde en kaliteli güneş gözeleri bize ait. Üretilemeyecek yüksek teknoloji ürünler olan akü ve güneş gözesi hariç, motorumuz, motor sürücümüz ve her türlü elektrik tasarımını kendimiz yapıyoruz.
Güneş gözelerini ve aküleri yurt dışından getirtiyoruz. Çünkü Türkiye'de bunların üretimi yok, Türkiye'de satılanlar da çok düşük verimli ürünler, yarış için uygun değil. O konuda sıkıntı yaşıyoruz. Akü ve güneş gözelerine ciddi miktarda para yatırmak zorunda kalıyoruz her sene. Mekanik aksamında ise yurt dışından getirilen tek parça, araçların üzerine kaplanan karbon fiber. Dünyada sadece Hollanda'da üretiliyor. Araçlarımız ortalama 80 bin YTL'ye mal oluyor.''
Araçlarıyla girdikleri yarışların bir enerji yarışı olduğuna işaret eden Aliefendioğlu, şöyle devam etti:
''Kesinlikle 'hızlı giden kazanır' diye bir şey yok. İyi hesap yapan kazanıyor. Biz de minimum enerji kaybını amaçlayarak tasarım yapıyoruz. Mesela araçlarımız 4 değil 3 tekerlekli. Bir tekerleğin sürtünme kaybından kurtarıyoruz aracımızı. Arabanın şekli de uzun analizler sonucu ortaya çıkıyor. Çünkü rüzgarda alacağınız fazladan bir sürüklenme, sizi yarışta geriye düşürebilir. Uzun bir tasarım sürecinden sonra üretime geçiyoruz.''
-4. NESİL ARAÇ ÜRETİLİYOR-
Burak Aliefendioğlu, daha verimli yeni bir araç üzerinde çalıştıklarını da belirterek, ''Şu anda 4. nesil aracımızın çalışmalarını yapıyoruz. Bu araç bu yıl değil 2009 ve sonrası yıllarda yarışmak üzere tasarlanıyor. Esas hedefimiz 2009 yılında Avustralya'da düzenlenecek World Solar Challenge 2009'a katılmak'' dedi.
Yurt dışında bu kategorideki araçların saatte 140 kilometre hızla ABD'yi baştan başa geçebildiklerini dile getiren Aliefendioğlu, ''Yapacağımız araba eski arabalarımızdan çok daha üstün, dünyadaki benzerleriyle boy ölçüşebilecek özelliklere sahip bir araba olacak. Amacımız, dünyadaki rakiplerimizle rahatça baş ederek Avustralya'da gelecek yıl Ekim veya Kasım ayında yapılacak dünya yarışında iyi bir derece elde edebilmek'' diye konuştu.
Aliefendioğlu, Elektrik-Elektronik Fakültesi Elektrik Mühendisliği Bölümünden Prof. Dr. Nejat Tuncay ve Yrd. Doç. Dr. Özgür Üstün ve Dr. Murat Yılmaz'ın projeye danışmanlık yaptığını, elektrik motoru ve motor sürücüsünü tasarladıklarını ifade ederek, ''Bu araçla saatte 195 kilometre hıza ulaşabiliriz ama akü kapasitemizden dolayı bu hızı kısa bir süre yapabiliriz. Akü kapasitemizi artırırsak aynı hızla uzun süre rahatça yol alabiliriz'' dedi.
Araçlarının ilginç yanlarından da bahseden Aliefendioğlu, ''Aracımız tamamen elektrikli bir araba olduğu için sıfır emisyonla çalışıyor. Benzinli bir araba gibi havayı kirletmiyor. Bir yanma olmadığı, tamamen elektrik motoruna dayandığı için sıfır gürültüye sahip'' diye konuştu.
Yurt dışındaki yarışlara hazırlanmak için çok daha büyük bir bütçeye ihtiyaç duyduklarını kaydeden Aliefendioğlu, yeni nesil araç için 350 bin YTL gerektiğini hesapladıklarını, bu miktara daha önceki yarışlarda elde ettikleri ödüller ve sponsorlarla ulaşmaya çalıştıklarını sözlerine ekledi.
26 Ağustos 2008 Salı
ITU Gunes Arabasi Ekibi Iddiali
3 Ağustos 2008 Pazar
Evinizin Elektrigini Gunesten Karsilayin
Yaklaşık 40 yıldır enerji alanında faaliyet gösteren yerli firma Tunçmatik, küresel ısınmanın artmasıyla önem kazanan alternatif enerji kaynakları alanında yeni bir oluşuma giriyor.
Kendi grubu içinde kurduğu Powergie markasıyla güneş enerjisi sektörüne öncülük etmeyi hedefleyen Tunçmatik, Türkiye pazarına bu alanda komple çözümler sunacak.
Tunçmatik Kyocera İşbirliği
Türkiye'de güneş enerjisinin önemini ve özellikle güneş enerjisi üretim tesislerinin açılmasının gerekliliğini vurgulayan firma, grup markası Powergie'yle güneş panellerine yönelik aralıksız şekilde Ar-Ge çalışmaları yürüten Kyocera'nın Türkiye'deki iş ortağı olarak hareket edecek.
ShiftDelete.Net'in sorularını yanıtlayan ve önemli bilgiler veren Tunçmatik Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Özer, güneş enerjisinden nasıl istifade edebileceğimizi ve çok basit bir sistemin bile nasıl fayda sağladığını aşağıdaki videoda, örnek uygulama ile anlattı.
17 Temmuz 2008 Perşembe
Gunes Enerjisiyle Calisan Ilk Klavye
Otomobiller, şarj cihazları, televizyonlar... Güneş enerjisiyle çalışmayan bir klavyeler kalmıştı...
Son zamanlarda güneş enerjisiyle çalışan cihazlarda önemli bir artış söz konusu. Otomobil, televizyon ve radyolardan sonra şimdi de kablosuz bir klavyeyle karşı karşıyayız.
Buffalo Japan'ın yeni BSKBW01SB klavyesi önümüzdeki hafta Japonya'da piyasaya çıkıyor. Ürünün fiyatı ise 13,775 Yen (Yaklaşık 130 Dolar).
Klavyenin standart bir kablosuz klavyeden farkı güneş enerjisi ile çalışması. Elbette gece çalışmak isteyenler klavyeyi alışık olduğumuz pillerle çalıştırmak zorunda. Ama yine de klavyenin taktire değer bir çalışma olduğunu kabul etmek lazım...
14 Ocak 2008 Pazartesi
Güneş enerjisiyle çalışan buzdolabı
Gazi Üniversitesi tarafından geliştirilen proje ile 3 milyon ev tipi soğutucunun kullanıldığı Türkiye'de yeni teknolojinin yüksek oranda enerji tasarrufu sağlayacağını belirtiliyor.
Gazi Üniversitesi araştırmacıları, güneş enerjisi ile çalışan buzdolabı geliştiriyor.
Doktora tezi olarak başlatılan ve Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Sanayi Tezleri (San-Tez) kapsamına da alınan projede, buzdolabının çalışması için gerekli enerji, elektrik yerine, güneş panelleri ve jeotermal ısıkaynaklarından elde ediliyor.
Uzmanlar, 3 milyon ev tipi soğutucunun kullanıldığı Türkiye'de yeni teknolojinin yüksek oranda enerji tasarrufu sağlayacağını belirtiyor.
Projenin yürütücüsü Gazi Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Makine Bölümü Öğretim Üyesi Doç.Dr. Adnan Sözen, projede görev alan Yrd.Doç. Dr. Tayfun Menlik, Yrd.Doç. Dr. Veysel Özdemir ve doktora öğrencisi Engin Özbaş ile ortaklaşa yürüttükleri projenin geçen yıl, doktora tez konusu olarak başlatıldığını ve geçen sürede mini bar üzerindeki deneysel çalışmaları tamamladıklarını bildirdi.
Projede, elektrik enerjisi kullanan buzdolapları yerine, Türkiye'de bol miktarda bulunan güneş ve jeotermal gibi ısı kaynağı ile çalışan buzdolabı üretmeyi amaçladıklarını anlatan Sözen, dünyada bu tür teknolojilerin mini bar üzerindeki örneklerinin bulunduğunu, ancak bunların verimlerinin düşük olduğunu kaydetti.
Literatürde teorik çalışma altyapısı bulunan difüzyonlu soğutma sistemlerinin düşük performansları nedeniyle deneysel amaçlı olarak rağbet görmediğini anlatan Sözen, "Çalışmada önerilen ev tipi ejektörlü difüzyonlu sistemin performansı oldukça yüksek olacaktır. Yaptığımız teorik çalışmalar gösteriyor ki ejektörün bu tip sistemlerde kullanılması performansı oldukça arttırmaktadır" dedi.
Yüzde 35 verim artışı sağlandı
Projedeki araştırmacıların uluslararası hakemli dergilerde konuyla ilgili pek çok yayınının bulunduğunu ve şimdiye kadar yaptıkları çalışmada teorik olarak yüzde 35'e varan verim artışı sağladıklarını anlatan Sözen, yaz aylarında buzdolaplarının alt bölümünden 5 derece istendiğini, mini bar üzerinde yaptıkları deneylerde ise eksi 15 dereceye kadar sıcaklık düşüşünü sağladıklarını ifade etti.
Sistemde sıcak su üretimi için güneş panelleri kullanıldığını, bu panellerle buzdolabına enerji sağlayacak 90 derecelik sıcak suyu elde edebildiklerini söyleyen Sözen, sistemin geliştirilmesi ile büyük kapasiteli soğutucular için gereken daha düşük sıcaklıkların da sağlanabileceğini kaydetti.
"Enerji tasarrufu sağlayacak"
Enerji ithal eden Türkiye'nin, bol miktarda alternatif enerji kaynağı bulundurduğunu ve bu nedenle bu tip soğutuculara ilginin yüksek olacağını belirten Sözen, şöyle devam etti:
"Halen ülkemizde kullanılan yaklaşık 3 milyon ev tipi soğutucu göz önünde bulundurulursa, soğutucu teknolojisinde güneş enerjisinin ve ejektörün kullanımı enerji tasarrufu sağlamasının yanı sıra ülke ekonomisine de katkı sağlayacaktır.
Dünyada halen alternatifsiz olarak kullanılan mevcut absorbsiyonlu soğutucular üzerinde iyileştirmeler yapılarak performanslarının arttırılması hedeflenmektedir.
Ülkemizde mevcut olan bol miktardaki güneş enerjisi ile jeotermal enerji potansiyelinin özellikle Akdeniz, Güneydoğu Anadolu ve Ege bölgesi için yaz aylarında pik yapan elektrik kullanımının azaltılması amacıyla önerilen sistemin klima teknolojisinde de kullanılabilmesine bu çalışma öncülük edecektir."
Sessiz çalışacak, çevreyle dost olacak
Sözen, çevre ile dost, ozon tabakasına zarar vermeyen ve Türkiye'nin doğal kaynaklarından yararlanan proje ile Türkiye ekonomisine önemli bir katkının da sağlanabileceğini dile getirdi.
Çalışmada halen elektrik enerjisi kullanan soğutuculara alternatif teşkil edecek farklı enerji kaynakları kullanabilen yüksek performanslı ürünlerin ortaya çıkarılacağını kaydeden Sözen, proje ile sistemin boyutlarının da küçültüleceğini ve maliyetlerin de azaltılacağını söyledi.
Projede şimdiye kadar üretilen deneysel amaçlı prototip üzerinde kompresör yerine termal kompresör kullanılmasından dolayı sistemin tamamen sessiz çalıştığını aktaran Sözen, ürünlerin bakım gerektirmeyeceğini ve arızalanmanın da çok nadir olacağını söyledi.
Sözen, projenin 1 Aralık'tan itibaren Sanayi Bakanlığı'nın üniversite sanayi işbirliği çerçevesinde yürüttüğü San-Tez projeleri kapsamına alındığını ve sanayi ortağının da Menteşeoğlu Soğutma A.Ş olduğunu belirtti.
Bu proje ile firmanın da prototip bir ürün ortaya çıkarmak için bilimsel alt yapısını güçlendireceğini anlatan Sözen, "Ürüne özellikle Akdeniz ve Ege bölgelerinde yüksek miktarda talep gelmesi öngörülüyor. Bu projenin devamında klima cihazlarının da elektrik enerjisi yerine ısı kaynağı ile çalışmasını sağlayacak alt yapıya ulaşacağız" diye konuştu.