12 Aralık 2008 Cuma

Cep Telefonunda 12 Megapiksel



Mobil telefonlar kameralarında yeni bir rekora imza atan Sony, yeni Exmor algılayıcısıyla bir defada 12 milyon piksel kaydedebiliyor.

Sony, cep telefonlarında kullanılmak üzere üretilen Exmor algılayıcıya sahip kameralarında 12,25 megapiksel çözünürlüğe ulaşmayı başardı. Piksel büyüklüğünü 1,4 µm (mikron, metrenin milyonda biri) boyutuna indiren firma, böylelikle 12,25 milyon piksel barındıran cep telefonu kamera üretiminde bir ilki gerçekleştirdi. İşlemci ve hafızanın yeterli hızda olduğu cihazlarda 1080p videoları 27 kare/saniye, 720p standardındaki videoları ise 30 kare/saniye hızında çekebilen Exmor kameralar, önümüzdeki yılın mart ayına kadar telefonlarda boy göstermeyecek. Sony, Exmor kameraların Sony Ericsson cihazlarda mı yoksa üçüncü şahıs firmalar tarafından mı kullanılacağı konusunda yorum yapmadı.

Konusmayi Yaziya Doken Bilgisayar



Türk teknoloji şirketi CTD Systems, bir ilke imza atarak, Türkçe konuşmaları bilgisayarda yazıya dönüştüren ''dikte'' yazılımını geliştirdi.

Klavyeyi ortadan kaldıracak yeni teknoloji, kullanıcının sesini bir kez bilgisayara tanıtmasının ardından devreye giriyor ve sesle bilgisayara komut da verilebiliyor.

CTD System A.Ş Ar-Ge Müdürü Çetin Çetintürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türk araştırmacıları ve girişimcilerinden oluşan şirketlerinin, konuşma tanıma sistemleri üzerine 8 yıldır yürüttüğü çalışmalar sonucu ''dikte'' isimli yazılımı geliştirmeyi başardığını bildirdi. Çetintürk, ''dikte''nin bugüne kadar ''dünyada yapılmış ilk ve tek Türkçe konuşma-tanıma sistemi'' olduğunu belirtti.

Dikte'nin, aynı zamanda ''en yüksek kapasiteli'' konuşma tanıma sistemi de olduğunu söyleyen Çetintürk, ''Bundan sonra Türkçe yazıları, konuşarak bilgisayara yazma imkanına sahip olunacak'' dedi.

-''TÜRKÇE'YE UYARLAMAK ÇOK ZORDU''

Türkçenin sondan eklemeli bir dil olduğundan kelime çeşitliliğinin çok olduğunu vurgulayan Çetintürk, ''Bu nedenle bugüne kadar kimse bu konunun yanına bile yanaşamadı. Geliştirdiğimiz Türkçe konuşma tanıma sistemi, aynı zamanda dünyanın en yüksek kapasiteli, en hızlı sistemi. Algoritmalar, bugünün en modern işlemcilerini sonuna kadar kullanıyor. Hatta 4 çekirdekli işlemciler şu an yetmiyor, 16 çekirdekli istiyoruz. Çünkü insanın algılaması ve tanımasıyla yarışıyoruz'' ifadesini dile getirdi.

Çetintürk, söz konusu teknolojinin kullanımı ile ilgili şöyle konuştu:

''Dikte kullanılırken, kullanıcının mikrofon takması ya da masasında mikrofon bulundurması gerekiyor. Konuşurken mümkün olduğunca düzgün telaffuz etmesi, cümleleri doğru seslendirmesi gerekiyor. Kullanıcının sesini ilk başta bilgisayara tanıtması işlemi 3-4 saat sürüyor. Bu esnada ekranda görülen yazılar uygun bir şekilde telaffuz ediliyor. Hem kullanıcının sesini bilgisayar öğreniyor, hem de kullanıcı sistemi ne şekilde kullanması gerektiğini öğreniyor.

Böylece kullanıcının konuşarak yazı yazması, hatta bunun ötesinde konuşarak elektronik posta yollama gibi klavye ya da mouse kullanarak yapılabilecek komutları da sesle yapması mümkün oluyor.

Diğer kullanımında ise dikte ile chat programlarında da sesi yazıya dönüştürerek karşı tarafa iletebiliyor. Yazılım paketinde outlook entegrasyonu opsiyonel olarak sunuluyor. Birtakım komutları sesle verebiliyorsunuz.''

-300 MİLYAR KELİME KAPASİTESİ-

Çetintürk, geliştirdikleri sistemin bir kelime kökünden 16 milyon kelime türetebildiğini, 25 bin kökü tanıyabildiğini, teorik kelime kapasitesinin de 300 milyar dolayında olduğunu kaydetti.

İngilizce ve Rusça dillerinde konuşma tanıma sistemlerinin 2000'lerden itibaren bulunduğunu anlatan Çetintürk, ''Sistemimize en yakın teknoloji ile farkımız 10 bin kelime yüz bin kelime değil. Sistemi, birkaç milyon kat daha fazla bir kapasiteye sahip olarak geliştirdik. Önümüzdeki yıldan itibaren biz bu işi bütün dünyaya öğretir hale, teknolojiyi tüm dünyaya biz satar hale geleceğiz, çok iddialıyız'' diye konuştu.

Türkçe versiyonun ardından İngilizce versiyonu ile de pazara çıkacaklarını, bu dil için 300 milyar kelime kapasitesinden 100 bin kelime kapasitesine geri döneceklerini ifade eden Çetintürk, şöyle konuştu:

''Böylece bizim yurt dışındaki dev rakiplerimizden çok daha iyisini yapmış olacağız. Bizim elimizdeki teknoloji hepsinden daha iyi.

Teknolojiyi geliştirebilmek için bilinen konuşma tanıma teorisinin ötesinde yapay zeka ve sinyal işleme algoritmalarının üzerine kurulu algoritma ve modeller geliştiriyoruz. Yakın gelecekte eşya ve otomobil gibi yaşamdaki pek çok alanla konuşarak iletişim kurulmasını sağlayan teknolojiler de geliştirilecek. 3-4 yıllık süreçte bu konuşma iletişimlerinin yaygınlaştığını hep birlikte göreceğiz.''

-ÖZÜRLÜLER VERSİYONU DA YOLDA-

Genel versiyonun gelecek hafta teknomarketlerde yerini almasının ardından ortopedik ve görme özürlüler için de ek paketlerin çıkacağını, bu teknolojinin, özürlülerin pek çok işini kolaylaştıracağını belirten Çetintürk, ''Türkiye'de çok ciddi bir görme özürlü grup var. Bu insanlar da artık kendilerine gelen yazıları okuyabilecekler ve cevaplayabilecekler. Ortopedik özürlülerin klavye kullanamayanların da bilgisayar kullanması için önemli bir imkan doğmuş oldu'' diye konuştu.

Çetintürk, söz konusu yazılımın hedef kitlesi ile ilgili şu bilgileri verdi:

''Ülkemizde kitap ya da tez yazmak isteyen çok kıymetli bilim adamları ve sanatçılar var. Ancak bunun için vakitleri yok. Böyle bir teknoloji onların yazım süreçlerini çok kolaylaştıracağı için aslında biz bu işin bilim ve teknoloji ile sanatın gelişimine de katkıda bulunacağını düşünüyoruz.''

Algoritmaları çalıştırmak için İntel ile iş birliğine gittiklerini bildiren Çetintürk, ''Dikte''nin, İntel'in işlemci teknolojisinde iyi sonuçlar verdiğini belirterek, ''En kısa zamanda en doğru sonucu verebilmek için en hızlı işlemciyi kullanmamız gerekiyor. İntel ile bu yönde bir ilişkimiz var'' dedi.

Çetintürk, bir süre sonra konferanslarda, toplantılarda yapılan konuşmaları da tanıyabilen sistemleri pazara sunacaklarını bildirdi.

-İNTEL, AR-GE DESTEĞİ VERDİ-

İşlemci teknolojilerinin önde gelen firmalarından İntel'in desteğiyle oluşturulan ''Dikte'' ile ilgili açıklama yapan İntel Teknik Çözümler Müdürü Uygar Doyuran da teknolojinin, CTD'nin ürünü olduğunu vurgulayarak, İntel'in, geliştirilen yazılımın performansının optimize edilmesi konusunda CTD ile ortak çalıştığını anlattı.

''Dikte''nin, İntel'in çok çekirdekli işlemcileri üzerinde yüksek performansla çalıştığını belirten Doyuran, ''Bundan önce Türkçe konuşmaları tanıyan bir sistem yoktu ve şu an dünyadaki en hızlı teknolojiye sahip bir sistem bu. Bugün bu ürüne rahatlıkla sahip olabiliyorsunuz. Daha önce klavye ve mouse kullanarak yapılan pek çok komutu artık konuşarak yapabileceğiz. Bazı komutları da konuşarak vereceğiz'' dedi.

Doyuran, İntel'in, ABD'de 150 ülkenin yeni teknoloji geliştiricilerinin katıldığı yarışmasında ''Dikte''nin yarıştığını ve ürünün birinci seçildiğini sözlerine ekledi.

Ruyani Kaydet ve Ekrandan Izle



Geliştirdikleri bir aletle retinaya gelen sinyalleri inceleyen Japon bilim adamları, rüyalar ile beyinden geçen düşünceleri dijital ortama aktarmayı başardı..
Bilinçaltının gizemli dünyası üzerindeki sis perdesi artık kalkıyor... Bir grup Japon bilim adamı geliştirdikleri aletle, insan beyninden geçen düşünceleri ve bilinçaltının karmaşık dünyasının görüntülerini bilgisayar ekranına aktarmayı başardı. Bu yolla, uyku esnasında görülen rüyalar ve kimseye açamadığımız düşünceler dijital ortama aktarılarak kaydedilecek. Tokyo'daki ATR Bilişimsel Nöroloji Laboratuvarı'ndaki araştırmacılar daha önce, beyinden alınan basit düşünceleri dijital ortama aktarmıştı.

GİZEM ÇÖZÜLÜYOR
Projeyi yürüten uzmanlar, "Bu teknolojiyi uygulayarak, rüyalar gibi insanların kişisel olarak algıladığı özel imgeleri izlemek mümkün" açıklamasında bulundu. Araştırma grubunun başkanı Yukiyasu Kamitani, "İnsanlar bir nesneye baktıklarında, retinaya bir sinyal geliyor ve gelen sinyal beyindeki görme duyusuna iletiliyor. İşte biz bunları dijital ortama aktararak görüntüleri elde edebiliyoruz" şeklinde konuştu. Kamitani, "Amacımız insan beyninin karmaşık yapısını çözebilmek" ifadesini kullandı. Çağdaş batı dünyasının toplumsal yaşamında köklü dönüşümler yaratan Sigmund Freud'un 100 yıl önce yayımlanan 'Rüyaların Yorumu' adlı kitabından bu yana bilimadamları insandaki bilinçaltının gizemi ve bunun yansıması olan rüyaların sırrı üzerinde çalışıyor.

Is Yerinde Internete Girerken Iki Kere Dusunun



İngilizlerin ünlü Chartered Yönetim Enstitüsü'nün araştırmalarına göre çalışanların üçte ikisinin web üzerinde yaptıkları herşey kayıt altında tutuluyor ve inceleniyor.

İş yerinizde internete girerken iki kere düşünün. Neden mi? Bu araştırma her şeyi açıklıyor.

İngilizlerin ünlü Chartered Yönetim Enstitüsü'nün araştırmalarına göre çalışanların üçte ikisinin web üzerinde yaptıkları herşey kayıt altında tutuluyor ve inceleniyor.

1000 yöneticinin katıldığı araştırmanın sonuçları The Guardian'da yayınlandı. Sonuçlara göre çalışanların %65'inin ofiste internette yaptığı hareketler kayıt altına alınıyor ve hemen hemen o kadar çalışanın bazı internet sitelerine girmelerini yasaklayıcı filtreler kullanılıyor.

Yapılan yorumlarda bu durumun nedeninin internet kullanımının zaman kaybı olduğunu düşünen patronlar olduğu açıklaması yapıldı.

Anket sonuçlarına göre polisler ve siyasi kurumlar izlenmenin en yoğun olduğu çalışma ortamları. Masa başında çalışan polis memurlarının %88'inin internetteki hareketlerinin izlendiği vurgulanırken bu oranın siyasi kurumlarda (valilik, belediyeler vs.) %89 olduğu belirlendi.

Peki filtrelenen siteler arasında en popüler site hangisi? Bunun cevabını aslında hepimiz biliyoruz: Tabi ki Facebook! Patronlar için Facebook adeta çalışanların zamanını çalan bir öcü ve en çok yasaklanan websitesi.

Vatandas 3G Ile Ne Zaman Tanisacak



Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu İkinci Başkanı Galip Zerey, 3G üyeliği için abone merkezlerine hemen gitmeye gerek olmadığını söyledi ve tarih verdi...

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu İkinci Başkanı Galip Zerey, Üçüncü Nesil Mobil İletişim Sistemleri (3G) üyeliği için abone merkezlerine hemen gitmeye gerek olmadığını, bunun belli bir zamana yayılacağını belirterek, ''Nüfusu bin ve üzeri olan yerler, 10. yıl sonunda aşamalı olarak 3G ile kapsanmış olacak'' dedi.

Zerey, 3G'nin 2009 Mayısta kullanılmaya başlanmasının hedeflendiğini hatırlattı. Operatörlerle imzalanan imtiyaz sözleşme taslaklarının Danıştay'a gönderildiğini bildiren Zerey, sözleşmelerin imzalanmasının ardından operatörleri cihazları ithal etmeleri ve sistemlerini kurmaları için 3 aylık bir süre tanındığını belirtti.

Yasaya göre, 3G'yi kullanmak isteyenlerin abone merkezlerine giderek işlem yapmaları gerektiğini belirten Zerey, ancak BTK'nın uygulamayı daha kolay hale getirmek için çalışma yaptığını söyledi. Zerey, ''Abone merkezlerine hemen gitmek gerekmeyecek, zamana yayılacak. Aboneler SMS'le üye olabilecek, '6 ay içinde abone merkezlerine uğrayın' denilecek. 3G'yi hemen kullanmaya başlayacaklar. Zorlayıcı değil, kolaylaştırıcı olması için çalışıyoruz. Kanuna uygun olarak ıslak imza da alınacak ama hemen değil'' dedi.

''YATIRIMA PARALARI KALDI''

İhale sonucunda ulaşılan 970 milyon avronun beklenen bir rakam olduğunu ifade eden Zerey, şunları söyledi: ''İtalya ve İngiltere örneklerinde olduğu gibi yüksek lisans bedelleri almak mümkündü. Ama bunu aldığınız zaman operatörlerin yatırım yapmaya parası kalmıyordu. Bankalardan alınan kredinin belli bir yükü var. Yeterli yatırımı zamanında yapamazlardı. Yatırımı engellememek için lisans bedellerinin makul düzeyde olmasına özen gösterdik. Sonuçtan memnunuz, onların da memnun olduğunu biliyorum. Onların ellerinde de yatırım yapacakları paraları kaldı.''

''ABONE SAYILARINA UYGUN BANTLAR''

3G ihalesinde mobil operatörlerin ''abone sayılarına uygun bantları'' aldıklarını anlatan Zerey, bantlar arasındaki frekans genişliği farkının hizmet kalitesi açısından sorun yaratmayacağını söyledi. A, B ve C bantlarının kalitesinin aynı olduğunu, bütün operatörlerin abonelerine aynı kalitede 3G hizmeti vereceğini ifade eden Zerey, şöyle devam etti: ''En dar frekansı abone sayısı en fazla olan operatör alsa bile şu anda sorun yaşanmazdı ama sorun 5 yıl içinde yaşanabilirdi. Ancak, şu anda en az abone sayısına sahip operatör, lider konuma geçerse, bu frekans aralığında sıkıntı yaşayabilir. İlk 5 yıl hiç sıkıntı olmaz. Abone sayısı oranı böyle giderse de sıkıntı olmaz. Olağanüstü bir gelişme olur da üçüncü operatör birinci olursa o zaman sıkıntı yaşanabilir. Ama elimizde 45 MHz frekans var. Sıkışan olursa buradan vereceğiz.''

1500 TÜRK MÜHENDİSİNE İŞ OLANAĞI

3G imtiyaz sözleşme taslaklarında kapsama alanına ilişkin düzenlemelere yer verildiğine dikkati çeken Zerey, ''Nüfusu bin ve üzeri olan yerler, 10. yıl sonunda aşamalı olarak 3G ile kapsanmış olacak'' dedi. Zerey, 2G'nin imtiyaz sözleşmesinde kapsama alanına ilişkin bir düzenleme olmadığını, bu nedenle operatörlerle yürütülen iyi ilişkiler çerçevesinde kapsama alanının genişletildiğini vurguladı.

3G imtiyaz sözleşme taslaklarında yer alan bir başka düzenlemeye göre de her operatörün aşamalı olarak 500 Türk mühendisi çalıştırma zorunluluğu bulunduğunu ifade eden Zerey, bunun, 1500 Türk mühendise yeni iş imkanı demek olduğunu kaydetti. Zerey, operatörlerin cihazları belli oranda Türk üreticilerden almaları zorunluluğu da bulunduğunu da dile getirerek, uygulamanın dünyada örneği olmadığını söyledi. İmtiyaz sözleşmesinin imzalanmasının ardından iletişim sektöründe hareketlilik beklediklerini anlatan Zerey, 3G'nin küresel kriz ortamında önemli ekonomiye önemli katkı sağlayacağını belirtti.

Şu anda mobil iletişimde data kullanımının çok az olduğunu anlatan Zerey, ''2G'nin hızı çok yavaş olduğunu için insanlar data göndermekte çok zorluk çekiyorlar. Bazen datanın yarısı gidiyor, yarısı gitmiyor. Gittiğinden emin olamıyorsunuz, kalitesi düşük oluyor. 2G'de data kullanımı sese göre oldukça az. 3G'de data kullanımının sese göre fazla olacağını düşünüyoruz'' diye konuştu.

Gmail'den SMS hizmeti başladı



Uzun süre önce duyurulan GMail üzerinden SMS gönderme hizmeti, Google tarafından etkinleştirildi. Peki ayarları nasıl yapılıyor, Türkiye içine göndeirlebiliyor mu?

Google iletişim konusunda sürekli kendisini geliştiriyor. Peki Google bu defa ne yaptı dersiniz? Google'ın haftalar önce duyurduğu Gmail'da SMS uygulaması artık çalışıyor. Şimdilik sadece ABD'deki cep telefonları kapsama alanında olsa da nasıl çalıştığını öğrenip hazırlığınızı yapabilirsiniz. Yakın zamanda bu özellik Türkiye'deki kullanıcılara da, Google'ın Takvim uygulamasını kullananlara gönderilen ücretsiz SMS uyarıları gibi, sunulmaya başlanacak.


Şu sıralarda bu özeliğin etkin olması için hesap ayarlarınızın İngilizce olması gerekiyor. Ama bir kere etkinleştirdikten sonra Türkçe'ye de geçseniz tümleşik sohbet penceresinde SMS seçeneğini görebiliyorsunuz.

19 Kasım 2008 Çarşamba

Yilin En Iyi Icatlari

Time dergisinin son sayısında yılın en iyi icatları yer aldı. Yılın en iyi 50 buluşu arasında sıralamada öne çıkanlar ise şu şekilde.


En hızlı elektrikli otomobil

2003 yılında lansmanı yapılan ve saatte 200 km. sürate ulaşabilen Tesla Roadster'in motoru sadece 52 kg. ağırlığa sahip. Aracı almak için 2003 yılından bu yana ünlü aktör George Clooney de bekliyor. Uzun süren çalışmalar ve çalkantıların ardından ilk Tesla Roadster bu yıl müşterilere dağıtılmaya başlandı. Satış fiyatı ise 100 bin dolar olarak belirlendi.

Tohum Koruma Merkezi

Tohumlar artık yok olmayacak. Dünya tarımında bir felaket olması ve bazı bitki soylarının tükenme ihtimaline karşılık Norveç'in kuzeyindeki bir ada olan Spitsbergen'de açılan bir merkezde dünyanın her yerinden toplanan bitki tohumları saklanıyor. Çok korunaklı bir biçimde oluşturulan bu merkezde tohumlar -18 derecede saklanıyorlar.

Kurşun havada vuruluyor

Aktif Koruma Sistemi (APS) sayesinde kısa mesafeden yapılan roket ve piyade tüfeği atışlarına karşı korunmak mümkün olabilecek. Raytheon şirketinin geliştirdiği APS, anında yapılan atışı ve tehlikeyi keşfederek bu tehlikeyi savuşturmak için atış yapıyor.

Perakende DNA testi

DNA testi yapmak çok karmaşık ve detaylı bir işken artık çok basit bir hale geldi ve maliyeti de sadece 399 dolarlık bir set satın almaya düştü. Yapılan bu DNA testi sayesinde zekâ durumunuz, hayatınızı boyunca karşılaşabileceğiniz büyük sağlık riskleri ve diğer özellikleri görmek mümkün.

Uzayda internet

Uzayda hiç kimse çığlık atsanız dahi sizi duyamaz, ancak uzayda kullanılmak üzere yeni geliştirilen bir protokol sayesinde uzayda e-mail alıp göndermek mümkün hale gelecek. Yörüngede sabit bir bağlantı kurmak çok zor ancak interplanetaryinternet sayesinde gecikmeler de tolere edilebilir hale geliyor.

Yeni Cipli Nufus Cuzdanlarimiz Yolda



Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının 2010 yılından itibaren kullanacakları çipli nüfus cüzdanları CeBIT'te görücüye çıktı.

Tübitak tarafından geliştirilen çipli nüfus cüzdanlarının çipleri içerisinde tüm nüfus cüzdanı bilgileri yer alıyor. Bu bilgilerin yanında vatandaşın parmak izi ve damar izi de bu çip içerisinde yer alıyor. Vatandaş kimliğini hem parmak izini hem de belirlediği 6 haneli sayısal şifresi ile kullanabiliyor.

Halen Bolu'da 300 kişi tarafından test edilen yeni kimlik kartlarının teknolojik olarak ilk kullanımları eczaneler ve hastanelerde olacak. Eczane ve hastanelerde bulunacak kart okuyucuları sayesinde vatandaşlarla ilgili bilgilere ulaşılabilecek. Sistemin halen üzerinde çalışılan sağlık veritabanı ile de çalıştırılması öngörülüyor.

Kafa Bulduran Gozluk



Kafa bulduran gözlük 130 promil alkol alınmış gibi etki yapıyor.

Rize’de valiliğin şoförler ile şoför adaylarının eğitiminde kullanılması için Almanya’dan getirdiği “promil gözlükler”, sürücüleri alkol almadan sarhoş ediyor. Gözlüğü takanlar, 130 promil alkol alan bir kişinin yaşadığı görme bozukluğunu birebir yaşıyor. Gözlüğü ilk kez deneyen Rizeli sürücüler zor anlar yaşadı.
Promil gözlüklerini takan kişi, alkol almasa bile çevreyi 130 promil alkol almış biri gibi görüyor yani bir anlamda bu gözlükle kafayı buluyor. Bu gözlüğü takanlar değil araç sürmek, aracın kapısını bile bulmakta zorlanıyor.Rize Valiliği’nin Almanya’dan getirttiği bu gözlüğe “promil gözlük” adı veriliyor.

Sadece Bilgi Depolamiyor



Bilgisayarınıza fazladan bellek desteği vererek hızlandırırken hem de depolama aracı olarak kullanılıyor.

USB bellekler sadece bilgi depolamaya yaramıyor. "Türk Fındığı" gibi hem bilgisayara fazladan bellek desteği vererek hızlandırırken hem de depolama aracı olarak da kullanılıyor. Toshiba'nın 16 KB kapasiteye sahip belleğinin bir kısmını bilgisayarınızı hızlandırmak için, bir kısmını da yazı, resim, video gibi dosyaları kopyalamak için kullanılıyor. Toshiba USB bellek Multimedya Bilgisayar tarafından satılıyor ve anahtarlığa bile takılıyor.

Sabit Hatlar da CEBE Tasinacak



Artık ev telefonlarınızı sabit tutarak cep telefonu şirketine geçiş yapabileceksiniz.

Ulaştırma Bakanı Binalı Yıldırım, 9 Mayıs'tan itibaren vatandaşların sabit telefon numaralarını aynı tutarak cep telefonu şirketine geçiş yapabileceklerini bildirdi.

Yıldırım, bakanlığının yanı sıra, Karayolları Genel Müdürlüğü, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, Denizcilik Müsteşarlığı ve Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün 2009 yılı bütçelerinin sunumuna başladı.

Konuşmasına, MHP İstanbul Milletvekili Gündüz Aktan'ın vefatından duyduğu üzüntüyü dile getirerek başlayan Yıldırım, Türkiye'nin coğrafyası nedeniyle çok stratejik bir konumda olduğunu söyledi. Türkiye içerisindeki uluslararası ulaşım koridorlarının büyüklüğünün 9 bin kilometreyi bulduğuna dikkati çeken Yıldırım, Türkiye'nin stratejik konumu nedeniyle pek çok küresel markanın operasyonlarını Türkiye'den yürüttüğünü ifade etti.

Ulaşım türleri arasındaki dengenin çok önemli olduğunu anlatan Yıldırım, 2003'ten itibaren türler arasındaki dengenin esas alındığı bir politika yürütüldüğünü belirtti. 2011'de 22 bin 500 kilometre bölünmüş yol hedeflediklerini hatırlatan Yıldırım, 2003'ten bugüne 9 bin 10 kilometre bölünmüş yolun ulaşım ağına dahil edildiğini söyledi.

Marmaray Projesi kapsamında İstanbul Boğazı'nın altında 60 metre derinlikteki tüpün tamamlandığını, Türkiye'de artık metro ve hızlı tren araçlarının yapılabilir hale geldiğini söyleyen Yıldırım, Kore-Türk ortaklığıyla üretilen ilk iki aracın İstanbul Büyükşehir Belediyesine teslim edildiğini bildirdi.

''GEMİ İNŞAATINDA SIÇRAMA''

Denizcilik sektöründe çok büyük gelişmeler yaşandığını ve gemi inşaatında ''sıçrama'' gerçekleştirildiğini anlatan Yıldırım, ''23. sıradan 5. sıraya geldik. Türkiye, yat inşaatında gelişmiş ülkelere mega yat satan ülke haline geldi. Dünya 3.'sü olduk'' dedi.

Yıldırım, havacılık sektörünün dünyada yüzde 5 büyüdüğüne dikkati çekerek, Türkiye'de sektör büyümesinin son 5 yılda yüzde 53'ün üzerinde gerçekleştiğini vurguladı.

BÜTÇE

Ulaştırma Bakanlığının bütçesinin 4 milyar 587 milyon 275 bin 740 YTL yatırım, 2 milyar 681 milyon 185 bin YTL diğer giderler olmak üzere 7 milyar 268 milyon 460 bin 740 YTL olarak planlandığını söyleyen Yıldırım, ''Bütçeden yatırımalara ayrılan pay yüzde 63,11 seviyesindedir. Bakanlığın bağlı, ilgili kuruluşların bütçeleri dikkate alındığında toplam bütçe büyüklüğü 14 milyar 896 milyon 576 bin 121 bin YTL olarak bağlanmış durumdadır'' diye konuştu.

Karayolları Genel Müdürlüğünün bütçesinde önceki yıla göre yatırım giderlerinde yüzde 67 civarında artış olduğunu anlatan Yıldırım, karayolunda önemli projeleri yapmaya devam edeceklerini söyledi.
Ulaştırma Bakanlığının yatırımlarının toplam yatırımlar içindeki payında 2002'den bu yana artış olduğunu dile getiren Yıldırım, şöyle konuştu:
''En büyük artış da 2008'de olmuştur. Bunun nedeni de 3,2 milyar YTL civarında Karayolları Genel Müdürlüğüne temin ettiğimiz ek ödenekten kaynaklanmaktadır. Bakanlığın bütçesinin sektörel dağılımında en büyük payı yüzde 53,5 ile Karayolları alıyor. 403 tane ana proje var çalıştığımız. Bu projelerin bir de alt projeleri var. Ulaştırma Bakanlığı toplam 2 bin 352 proje üzerinde çalışmalarını sürdürmektedir. Bu projelerin parasal tutarı yaklaşık 91 milyar YTL.''

BİLGİ VE İLETİŞİM SEKTÖRÜ

Bilgi ve iletişim sektöründe yaşanan serbestleşme sürecini anlatan Yıldırım, son 10 yılda bilgi ve iletişim pazarının büyüklüğünün 11 milyar dolardan 31 milyar dolara yükseldiğini söyledi. Yıldırım, ''Bilgi ve iletişim pazarındaki büyüme 2002'den 2008'e yüzde 282 oldu. Türkiye, büyümesi yüzde 6,5 civarında seyrederken bu sektörde yüzde 20'nin altına düşmemiştir'' dedi.

Sabit telefon abone sayısında düşme yaşanmasına rağmen mobil abone, internet kullanıcısı sayısında yükselme olduğunu dile getiren Yıldırım, Üçüncü Nesil Mobil İletişim Sistemleri (3G) ihalesinin 28 Kasımda yapılacağını hatırlattı. Yıl sonunda e-devlet kapısının açılacağını belirten Yıldırım, şehir içi telefon hizmetinin serbestleşmesine yönelik çalışmaların devam ettiğini, yönetmeliğin yayınlanmak üzere Başbakanlığa gönderildiğini söyledi.

NUMARA TAŞIMA

Numara taşınabilirliği uygulamasının başlamasının ardından yaklaşık 150 bin vatandaşın numarasını taşımak için müracaat ettiğini dile getiren Yıldırım, ''9 Mayıstan itibaren sabit telefonunuzu da aynı tutarak cep telefonu şirketine geçiş yapabileceksiniz. Yani bu olay vatandaşın hayatını kolaylaştırmaya yönelik bir düzenlemedir. Şirketler arasında bir rekabet ortamı tekrar oluşacaktır'' diye konuştu.

Deniz Suyundan Elektrik



Enerjide doğaya ilgi artttı. Times'da yer alan bir bilim haberinin konusu, İngiltere'deki yeni bir buluş.

Bu yeni buluş, temiz enerji üretme amacıyla deniz suyunun yüksek bir noktaya pompalanmasını ve daha sonra yokuş aşağı salıverilmesini içeriyor.

"Su yüzeyine yerleştirilen ve deniz tabanına bağlı olan dubalar, dalgaların hareketi ile alçalıp yükseldikçe piston görevini yapacak. Bu sayede oluşan enerji, deniz suyunu düzenli olarak deniz seviyesinden yüksek bir noktada bir yapay göle aktaracak."

"Enerjiye ihtiyaç duyulduğunda bu havuzdaki su yokuş aşağı kanallardan salıverilecek. Elektrik üreten türbinler de böylece yapay su akışı ile çalışmış olacak."

Bu yeni icadın prototipi, yapılan denemelerde başarılı sonuçlar vermiş.

Times gazetesi bu buluşun, şimdi ise altı aylık bir deneme safhasına geçtiğini ve başarılı olursa İngiltere'nin 2020 yılına kadar enerji ihtiyacının yüzde 15'ini yenilenebilir kaynaklardan elde etme hedefini başarmasında yardımcı olabileceğini belirtiyor.

Bu oran halihazırda sadece yüzde 2 düzeyinde. Ülkedeki iklim değişikliğine yönelik yeni düzenlemenin bu hafta parlamentodan geçmesi ve haftaya da Kraliçe 2.Elizabeth'in onayına sunulması bekleniyor.

Cep Telefonu Televizyon Olacak



Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, "yakınsama"yı anlattı. Artık bir cep telefonu televizyon olacak. Dahası da var.

Türkiye Bilişim Derneği tarafından Sheraton Otel'de düzenlenen Bilişim'08 Kurultayı'na Cumhurbaşkanı Abdullah Gül başta olmak üzere Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ve GSM şirketlerinin üst düzey yöneticileri katıldı.

CEP TELEFONU TELEVİZYON

Kurultayın açılış konuşmasını Bakan Binali Yıldırım yaptı. Etkinliğin ana teması ise "yakınsama"ydı. Yıldırım, bunu şöyle açıkladı;

''Diyelim ki fiberoptik bir alt yapıdan televizyon yayını, ses nakli, görüntü veri gönderme işini yapabileceksiniz. Aynı şekilde bir cihazı altyapısı fark etmeden çok amaçlı olarak kullanabileceksiniz. Bir cep telefonunu, yerine göre televizyon olarak, ses iletişimi yapan bir araç olarak kullanacaksınız veya bilgi ulaştırmak için kullanabileceksiniz. Böylece teknolojinin gelişmesiyle birlikte herşey birbiriyle iç içe giriyor.''

30 MİLYAR DOLARLIK CİRO

Gelişen teknolojiyle birlikte mevzuatların yeniden düzenlemesi gereğine işaret eden Bakan Yıldırım, ''Artık gelişmiş ülkelerin bir çoğunda RTÜK ve Telekomünikasyon Kurumu birleştiriliyor. Çünkü artık yaptığı işler, fonksiyonları iç içe girmeye başladı'' dedi.

Bilgi iletişim teknolojilerinin 2003'ten bu yana hızla ilerlediğini dile getiren Yıldırım, sektörün 2002'de 8 milyar dolar olan cirosunun bugün 30 milyar doların üzerine çıktığını kaydetti.

YÜZDE 20 HIZLA UÇUŞ

Yıldırım, Türkiye'nin yüzde 6.5 kalkınma hızı ortalamasına sahip olduğunu, bilgi iletişim teknolojilerinde ise yüzde 20'nin üzerinde bir ilerlemenin gerçekleştiğini belirterek, ''Bu da gösteriyor ki bu sektör artık bir yaşam alanı haline geldi'' diye konuştu.

SEKTÖRE AR-GE DESTEĞİ

Ylıdırım, bilgi iletişim teknolojilerindeki gelişmelere ayak uyduracak yasal düzenlemeler hakkında bilgi verirken, geçen hafta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylanan Elektronik Haberleşme Kanunu'na değindi.

Kanunla birlikte bilgi iletişim alanındaki AR-GE faaliyetlerinin destekleneceğini ifade eden Yıldırım, BTK'nın bireysel ve kurumsal girişimcilere AR-GE desteği vereceğini bildirdi.

4 MİLYON BİLGİSAYAR

Bakan Yıldırım, 2003'te genişbant internetin olmadığını ancak şu anda 6 milyon abone bulunduğunu bildirdi.

Türkiye'deki toplam bilgisayar sayısının 4 milyona ulaştığını ve internet hızının 4-5 kat yükseldiğini kaydeden Yıldırım, ''İnternet yaygınlaştıkça aynen ilaç gibi yan etkileri oluyor. Bunlardan toplumumuzu, özellikle çocuklarımızı ve gençleri korumamız lazım" dedi.

E-DEVLET ARALIKTA

Yıldırım, TÜRKSAT'ın e-devlet çalışmalarını bitirdiğini ve Aralıkta bu hizmetin başlatılacağını anlatarak, hizmetlerin 20 kalemde verileceğini belirtti.

Bu sayede bürokratik devletten elektronik devlete geçişin gerçekleşeceğini bildiren Yıldırım, ''Tek kapıdan bütün adreslere ulaşma imkanına sahip olacağız. Böylece vatandaş bürokrasi ile yüzyüze gelmeden işini görebilecek hale gelecek. Bugüne kadar herşeyi eleştirdik, artık e-leştiriyoruz'' dedi.

28 Ekim 2008 Salı

Milli Uydunun Yazilimi Yerli Olacak



“Milli Haberleşme Uydusu”nun yazılımı tamamen yerli olacak.

Türksat Genel Müdürü Dr. Özkan Dalbay, 2015 başında fırlatılması planlanan ilk Milli Haberleşme Uydusu’nun yazılımının tamamen yerli olacağını açıkladı. Uydu tasarımının da yüzde 50’sinden fazla bir oranının yerli olarak TÜBİTAK ile ortaklaşa gerçekleşeceğini kaydeden Dalbay, Fransa’da eğitime gönderilen 22 Türk mühendisin milli uydu projesinde yer alacağını bildirdi.

Meclis KİT Komisyonu’na bilgi veren Genel Müdür Dalbay, Milli Haberleşme Uydusu’nun üretimi ve tasarımının 2005 yılında alınan Bakanlar Kurulu kararıyla uydu uzay yol haritasına uygun olarak devam ettiğini belirterek, “Bu kapsamda ilk yapılan çalışma Türksat 3 A uydusunun üretim sürecine paralel başlayan teknoloji transferi ve eğitim protokolüdür. Bu kapsamda 22 mühendis Fransa’da bir buçuk yıl teknoloji transferi ve eğitim çalışmasına katılıp, milli haberleşme uydusunun tasarımına da başlamışlardır” dedi.

TÜRKSAT 4A İÇİN ÇALIŞMA

Tasarımın, sistem entegrasyonu safhasında olduğunu kaydeden Dalbay, “Alt modüller tasarlanmıştır. Bunların birbirleriyle entegre çalışması aşamasını katediyoruz” diye konuştu.

Türksat 4 A uydusunun 2009 yılı başında ihale sürecini sonuçlandırıp üretimine başlamayı planladıklarını anlatan Dalbay, “Bu üretim sürecinde de 3 A uydumuzdaki teknoloji transferi ve eğitim protokolünden edindiğimiz bilgi ve tecrübeyi üretim sürecine katılarak da bir üst seviyeye çıkartacağız. 4 A uydusunun üretim sürecine paralel şekilde mühendisler bu süreçte yer alacaklar, bu sayede malzeme ve sistem entegrasyonu bilgisine de sahip olacağız” dedi.

ORAN YÜZDE 50’Yİ GEÇECEK

Dalbay, bu çalışmaları 2011 yılında sonuçlandırmayı, 2012 yılından itibaren de üretim sürecine başlamayı hedeflediklerini söyleyerek, şöyle konuştu:

“Buradaki yerli ve yabancı katkı oranı önümüzdeki yıllarda netleşecek. TÜBİTAK gibi kuruluşların uyduda kullanılacak AR-GE projeleri var. Bu projeler gerçekleştiğinde yüzde 50’yi aşan bir yerli oranına da kavuşmuş olacağız. Bunun yanında uydunun kontrolünü, işletilmesini sağlayan yazılım da Türksat tarafından bilgi teknolojileri alt yapımızla gerçekleştirilecektir. Dolayısıyla elektronik sistemler ve yazılım konusunda da tamamen yerli bir katkı oranına sahip olmayı planlıyoruz.”

Ucan Araba “Transition”



“Transition” isimli bu araç hem karada hem de gökyüzünde gidebiliyor.

ABD’nin ünlü üniversitesi MIT (Massachusetts Institute of Technology) mezunu Carl Dietrich’in geliştirdiği “Transition” isimli araç hem karada hem de gökyüzünde yol alabiliyor.

İki kenarında karaya indiğinde katlanarak kapanan üçer metrelik kanatlar yer alıyor. Ancak bu araca sahip olanların istedikleri zaman karada istedikleri zaman da havada gitmek gibi bir lüksleri olmayacak. Transition’la uçmak için uygun bir pist ve alan bulmak gerekiyor. Yani bir yere uçarak gidebilmek için havaalanının yolunu tutmak şart. Bu nedenle Dietrich araca “uçan araba” demek yerine “karada gidebilen uçak” demeyi tercih ediyor. Kasımda ilk deneme uçuşları yapılacak olan aracın 2009 yılı sonunda da piyasaya çıkması bekleniyor.

Gunes Enerjisinde muthis Devrim



Güneş enerjisi elde etmede büyük bir engeli aşan Amerikalı bilim adamları keşfettikleri bir materyalle güneş ışığındaki tüm enerjiyi soğurmayı başardılar.

Amerikalı bilim adamları, güneş enerjisi elde etmede büyük bir engeli aşan bir materyal keşfettiklerini belirterek, bu melez materyalin güneş ışığındaki tüm enerjiyi soğurduğunu açıkladılar.

Ohio Üniversitesi'nden araştırmacılar, yakalanmalarını daha kolaylaştıracak biçimde elektronlar da üreten bu yeni malzemenin, elektrik ileten plastiği, molibdenum ve titanyum gibi metallerle biraraya getirdiğini söylediler.

Ohio Üniversitesi Kimya Bölümü Başkanı Prof. Malcolm Chisholm, ''Böyle başka melez materyaller de var ama bizimkinin avantajı, güneş spektrumunun tamamını elde edebilmemizi sağlaması'' dedi.

Güneş ışığının, çıplak gözle görülebilecek tüm renk spektrumlarını içerdiğini belirten araştırmacılar, gözün renk olarak yorumladığının, ışığın değişik enerji düzeyi veya frekansı olduğuna işaret ediyorlar.

Bugünkü güneş hücreleri yalnızca ışık frekansının küçük bir bölümünü yakalayabiliyor ve güneş ışığının içerdiği enerjinin küçük bir bölümünü elde edebiliyorlar.

Araştırmalarını Proceedings of the National Academy of Sciences adlı dergide yayımlayan bilim adamları, yeni materyalin, ışıktaki enerjiyi bir seferde tamamıyla soğurabilen ilk malzeme olduğuna dikkati çekiyorlar.

Bitkiler Sanılandan Daha Akıllılarmış



Amerikalı araştırmacılar, bir bitkinin yaprağı hastalığa yol açan bir patojen mikroorganizmanın saldırısına uğradığında, bitkinin köklerinin yararlı bakteriler içeren bir asit salgılamaya başladığını belirlediler.

ABD'nin Delaware Üniversitesi'nden bilim adamları, araştırmalarında, bitkilerin sanıldığı gibi tehlikelere karşı savunmasız ve zararlı mikroorganizmaların insafına kalmış olmadıklarını görürlerken, ayrıca bitkilerin içinde, insan ve hayvanların sinir sistemiyle rekabet edebilecek düzeyde gelişmiş bir sinyal sistemi bulunduğunu ortaya çıkardılar.

Araştırmanın başında yer alan Doç. Dr. Harsh Bais, bitkilerin düşünülenden çok daha akıllı olduklarını belirterek, ''İnsanlar, bitkilerin kökleri yerde, zararlı mantar veya bakterilerin saldırılarına açık olduklarını düşünürler ama biz, bitkilerin dış yardım arama yoluna sahip olduklarını bulduk'' dedi.

Amerikalı bilim adamları, araştırmalarını Plant Physiology adlı derginin kasım ayı sayısında yayınladılar.

Intel'in, Yeni Mobil Islemcisi



Intel'in en performanslı dizüstü bilgisayar işlemcisi Taipei IDF'te gösteri yaptı. QX9300 Extreme Edition'ın sınırları nereye kadar genişleyebiliyor?

Taipei Intel Developer Forum'da çalışır halde gösterilen Intel'in en yüksek performanslı dört çekirdekli dizüstü bilgisayar işlemcisi Core 2 Quad QX9300 Extreme Edition, sunduğu performansla masaüstü bilgisayar kullanıcılarına parmak ısırtıyor. 12 MB önbellek,2,53 GHz saat hızı ve 1066 MHz FSB'ye sahip olan işlemci, ayrıca iyi biçimde hız aşırtmaya (overclock) da tabi tutulabiliyor.

Masaüstü Bilgisayara Ne Gerek Var?

Sahnede yapılan gösterilerde her çekirdeği 3,55 GHz seviyesine çıkartılmış şekilde poz veren Q9300, birCrossFireX kurulumuyla birlikte 3D Mark Vantage testinde, Performance ayarlarında 11139 puan alabiliyor. Bu hızlarda, soğutma sistemi sebebiyle ancak 17 inçlik dizüstü bilgisayar kasalarında çalışabilecek işlemcinin küçük bir sorunu daha var: Tek başına orta halli bir dizüstü bilgisayar kadar pahalı.

Biyolojik Baski Cihazi Insan Organi Uretiyor



Bilginin, bulgunun keşfin sonu yok. Akla gelmeyen oldu. Japon bilimadamı insan organı üreten biyolojik baskı cihazı geliştirdi.

Yeni bir gelişmeye ortak olmak heyecan verici. Arşimet yıkanırken banyoda yüzen hamam tasından esinlenip suyun kaldırma kuvvetini, Newton başına düşen elmadan esinlenip yerçekimi kanununu buldu.

Yazıcıdan esinlendi

Mürekkepli yazıcı da Japon bilimadamı Makoto Nakamura için esin kaynağı oldu. Organ bağışı yetersizliğine çare bulmak isteyen Nakamura, insan hücrelerinin yazıcı mürekkebi gibi püskürtülerek organ oluşturulacağını düşündü. Çünkü, insan hücreleri, yazıcının püskürttüğü mürekkep damlacıklarıyla aynı boyuttaydı.

Araştırmasını geliştiren bilimadamı Nakamura, hücreleri belli bir modele göre mürekkep gibi kat kat püskürtebilen "hücre yazıcısı" geliştirdi.

Püskürtmeli hücre yazıcısı

Yazıcı, püskürtme işlemini milimetrenin binde biri hassasiyetle yapıp, dakikada 1.5 santimetre boyunda hücre dizini oluşturabiliyor. Püskürtme işlemi sırasında hücreler canlılığını muhafaza ediyor.

Mars'ta Hayati Robot Karincalar Kuracak



Avrupalı bilim adamları, dünya benzeri toprak ve suya sahip olduğu belirlenen Mars ta ilk koloniyi robot karıncalarla kurmaya hazırlanıyor.

AB nin fon desteği sağladığı I-Swarm projesi ile Mars a gönderilecek robot karıncalar, gelecekte insanların da yaşamasına imkan verecek kolonileşme hareketinin temelini atacak.

Santimetre ölçeğindeki onlarca mini robotun birlikte gezegeni keşfetmesi, su ve toprağı bir yapıştırıcı ile bir araya getirerek ilk yapıları oluşturması amaçlanan projenin genişletilerek, gelecekte Mars a ayak basacak bilim adamlarının yaşayabileceği evlerin oluşturulması amacıyla da kullanılması umuluyor.

BİRLİKTE AYNI AMAÇ İÇİN ÇALIŞACAKLAR

Almanya, İsviçre, İsveç, Avusturya, Yunanistan, İngiltere, İtalya ve İspanya daki bazı araştırma kuruluşlarının da destek verdiği I-Swarm ekibi, santimetre büyüklüğündeki micro robotların yine kendilerine göre bina yapabilmeleri için çalışıyor. Söz konusu robotlar birbirlerinden bağımsız ancak aynı zamanda birlikte aynı amaç için çalışabilecek.
Mars ta görev yapacak karınca robotların, çevresindeki diğer robotları algılaması ve çevresel etkileşimde bulunması kızılötesi iletişim ile sağlanacak. Robotlardan biri, örneğin yolunda bir engelle karşılaştığında, diğer robotları yolun açılması için çağırabilecek.

Robot inşasında en önemli sorun; güç olarak ön plana çıkıyor. Robotun hareket etmesi için sağlanan güç ihtiyacı, bir cismi kaldırması gerektiğinde katlanarak artıyor. Karınca robotlarda küçük birer güneş paneli bulunuyor.

ROBOTLAR ŞART

Gezegen keşiflerinde ve koloni oluşturulmasında özellikle robotlara çok ihtiyaç duyuluyor. Bu robotlar insan hayatının tehlikeye atılamayacağı bir çok yerde sorunsuzca görev yapabiliyor. Dış gezegenlere insanoğlunun ayak basmasından önce ihtiyaç duyduğu asgari yaşam koşullarının sağlanması noktasında robotların gönderilmesi potansiyel yaşam kayıplarının önüne geçiyor.

Bilim adamlarını mikro robotlar inşa etmesinin temelinde yatan asıl sebep, bir uzay mekiği ile gönderilecek bir büyük robot yerine 10 lu gruplara ayrılmış 100 micro robotun gönderilerek muhtemel arızalara karşı görevin tamamlanmasını sağlamak olarak ifade ediliyor.

Mikro robotlar sadece uzay ya da derin deniz çalışmalarında değil günlük yaşamda da kullanılabiliyor. Çeşitli makinelerin tamiri, insan vücudunda istenilen bölgeye ilaç gönderilmesi ya da tıkanmış kanalizasyonların taşkınlara sebep vermeden yine robotlar tarafından temizlenmesi bunun örnekleri arasında yer alıyor.

Maddenin Yeni Bir Hali Kesfedildi



Evrenin sırları ve madedinn sınırları bir bir ortaya çıkıyor. Kanadalı bilim adamları, elektronik cihaz üretimini etkileyebicek maddenin yeni bir halini keşfetti.

McGill Üniversitesinden araştırmacılar, maddenin yeni halinin, modern transistörlerin üretiminde kullanılanlara çok benzeyen bir materyal olan yarı üç boyutlu bir elektron kristali olduğunu belirtti.

Şimdiye dek yapılan en saf yarı iletken üzerinde çalışırken bu buluşu yapan bilim adamları, kristali, uzay ortamından 100 kez daha soğuk ultra düşük sıcaklıkta soğutulan bir cihazın içinde keşfetti. Materyal daha sonra dünyada şimdiye dek oluşturulan en güçlü devamlı manyetik alana konuldu.

Kanadalı fizikçiler, şaşırtıcı gelişmenin, yarı iletken materyalin içindeki iki boyutlu elektron sisteminin, önceden tahmin edilmeyen bir şekilde yarı üç boyutlu sisteme dönüşmesi olduğuna işaret etti.

McGill Üniversitesinin Ultra Düşük Sıcaklıkta Yoğunlaştırılmış Madde Deney Laboratuvarı Direktörü Guillaume Gervais, buluşla ilgili olarak, "Aslında tam 3 boyutlu olmadı, arasında bir durum oluştu ki bu da tamamen yeni fenomen. Bu teorisyenlerin sevdiği bir durum. Şimdi kafalarını kaşıyor ve modellerine ince ayar yapmaya çalışıyorlar" diye konuştu.

Araştırmacılar, bulgularını Nature Physics dergisinde yayımladı.

Amerikalı bilim adamları da, 2004'te maddenin şimdiye dek bilinmeyen yeni bir halini oluşturarak, özellikle süper iletkenler alanında büyük bir gelişmenin yolunu açmıştı.

ABD'nin Ulusal Standartlar ve Teknoloji Kurumu ile Colorado Üniversitesinin ortak çalışmasıyla yapılan ve "fermionik yoğunlaştırma" adı verilen yöntemin, elektrik iletimindeki kayıpları azaltacağı belirtilmişti.

3 Ekim 2008 Cuma

60 Megapiksellik Dijital Kamera



Almanya'nın Köln şehrinde düzenlenen Photokina fotoğraf fuarında Hasselblad firması, 50 megapiksellik orta format kamerası H3DII-50'yi tanıttı. Ziyaretçilerin oldukça ilgisini çeken kamera görenleri kendisine hayran bıraktı. H3DII-50 35 bin ytl etiket fiyatıyla satışa sunuldu.

Ancak fuarda dikkati çeken Hasselblad firmasının 2009 Nisan ayı içerisinde satışa sunacağını açıkladığı 60 megapiksellik H3DII-60 modeli oldu. 50 megapiksellik yeni modelin satış fiyatının 40 bin ytl'nin üzerinde olması bekleniyor.

Sarj Aletlerini Cope Atin



Hayatımıza giren birçok yenilik bizi sarj cihazlarına da mahkum etti. Cep telefonumuzu, notebookumuzu yada taşınabilir müzik çalarlarımızı kullanabilmemiz için sık sık şarj ediyoruz. ABD’de bulunan Powermat firması bu ihtiyacı göz önünde bulundurarak şarj aletlerine mahkumiyetimizi bitirecek yeni bir buluşa imza attı.

Sistemin kullanımı ise çok basit. Cebe sığabilecek büyüklükte yuvarlak bir alıcı ile fare altlığı (mouse pad) şeklinde bir vericiden oluşuyor. Alıcı, bir ara kabloyla daha fazla şarjı olan alete bağlanıyor. Şarj edilmek istenen cihaz vericinin üzerine yerleştirildiğinde, sistem güç transferine otomatik olarak başlıyor. Böylelikle de şarj aletlerinden kurtulmuş oluyoruz.

Yeni Ampul Icat Edene 10 Milyon Dolar Odul



Dünya'da enerji giderek daha da çok önem kazanıyor son yıllarda. İnsanlar, ülkeler ve firmalar da enerjinin bu yükselen değerini göz ardı edemiyor elbette. İşte bu nedenle de artık enerjinin tasarruflu kullanımına yönelik çalışmalar çok daha hızlı ilerlemeye devam ediyor.

Dünyadaki elektrik enerjisinin önemli bir bölümünü aydınlatmada kullanıyor ve ampüllerle sömürüyoruz adeta. Ve bu büyük enerji tüketimi de tüm dünyanın dikkatini ampüller üzerinde yoğunlaştırıyor.

Ampülün yerine aydınlatmada kullanabileceğimiz tek alternatif şu anda LED lambalar. Ancak LED'ler ışık miktarı konusunda ampüllerden çok daha zayıf. Ayrıca üretim maliyetleri de ampüllerden çok daha fazla.

İşte bu yüzden ABD'nin Enerji Departmanı ampülün yerine icat edilecek yeni buluşa 10 milyon dolar ödül vaat ediyor. Bu icadı gerçekleştiren şahıs yada firmalar, vaat edilen büyük ödülün de sahibi olacaklar.

7 Eylül 2008 Pazar

Casus Uydu, Golgeden Taniyacak



İstihbarat servisleri için geliştirilen casus uydu sistemi sayesinde teröristler gölgesinden tanınacak.

İstihbarat servisleri için geliştirilen ileri teknoloji ürünü bilgisayar programı, casus uydu ve insansız uçakların çektiği fotoğraflardaki gölgelerin kime ait olduğunu belirleyebiliyor.

Program sayesinde aranan pek çok terörist ve suçlunun kısa zamanda yakalanabileceği öngörülüyor. ABD'nin California eyaletindeki, NASA'ya ait Jet Tahriki Araştırma Laboratuvarı yetkilisi Adrian Stoica, uzaydan veya çok yükseklerden çekilen video ile fotoğraflardaki gölgeleri kimlik tespiti için yeterli gören bir bilgisayar programı geliştirdi. Ancak bazı uzmanlar, bu programın kesin sonuçlar vermeyeceğini ve yanlış hedefler seçilebileceğini söylüyor. Hava durumu, berrak görünürlük gibi etkenlerin programı etkileyeceği sanılıyor. New Scientist bilim dergisine konuşan Stoica, güneşin yönü ve kamera açısına göre programın; hareket eden cisimlerin gölgelerini izole ederek, pozisyon üzerinde data aktarımını yaptığını anlattı. Buluşunu Edinburgh'deki bir güvenlik konferansında tanıtan Stoica, programın yüklenen bilgilere göre düzenli analizler yaptığını ve resimlerdeki gölgeleri ayırt edebildiğini ifade etti.

Uzaktan Kumanda Tarih Oluyor



Dünyanın önde gelen teknoloji devlerinden Toshiba, uzaktan kumandaları çöpe atacak yepyeni bir teknoloji geliştirdi.

Toshiba, uzaktan el hareketleri ile kontrol edilen bir televizyon geliştirdi. Kumandayı tarihe gömecek olan televizyonun üzerinde bir webcam bulunuyor.

Bu webcam odaya girildiğinde, kızılötesi ışınlar aracılığıyla bir "el" arıyor.

Eli bulduğu zaman da çalışmaya başlıyor. Avuç içi gösterildiğinde, televizyon DVD oynatıcıyı donduruyor. El açık vaziyette öne doğru uzatıldığında televizyon kanal değiştiriyor.

İşaret parmağı aşağı yukarı hareket ettirildiğinde ise televizyonun sesi kısılıp açılıyor. Henüz geliştirme aşamasındaki yeni nesil televizyon, birkaç yıl içinde piyasaya çıkacak.

Insanlik Sirt Jetleriyle Ucacak!



Dünyanın ilk pratik sırt jetinin denemeleri Yeni Zelanda'da gerçekleştirildi. Mucit Martin, jetle seyahati vaat etti!

Yeni Zelanda'dan 48 yaşındaki mucit Glenn Martin "dünyanın ilk pratik sırt jeti" olduğunu belirttiği aygıtı her yıl yinelenen büyük hava gösterisi EAA AirVenture'da sergiledi.

27 yıldır bu aygıtı geliştirmek için uğraşan Martin gelecek yıl, geliştirdiği araçları 100.000 Dolar'dan satışa çıkarmayı ümit ediyor.

Martin için sırt jeti Yeni Zelanda'da Dunedin kentinde daha beş yaşındayken başlayan bir düşün doruk noktası. 196O'lı yıllardan beri metal ve plastikten, farklı sevk barutlarıyla değişik tasarımlarda birçok sırt jeti yapıldı. Hiçbiri bir dakikadan daha çok uçamadı. Martin'in makineleriyse 30 dakika kadar gidebiliyor.

Hava aracı, ilk bakışta, bilim kurgu filmlerindeki klasik sırt jetlerine hiç de benzemiyor. Yaklaşık 1,5 m boyundaki sırt jetinin pervaneleri büyük, boru benzeri kaportalarla kaplanmış. Gösterişli ama bir o kadar da yalın görünen aygıt üçayağı üzerinde duruyor.

Bugüne kadar yalnızca 12 kişi sırt jeti uçurmuş ve kimsenin havada üç saatten çok deneyimi yok. Martin altı ay içinde aracı 150 metreye kadar çıkarmayı hedefliyor. Bu buluşun, sonunda nasıl kullanılacağına ilişkin bir fikri olmadığını da belirtiyor. Ama Benjamin Franklin'in sıcak hava balonunu ilk kez gördüğü zaman "Bunun nesi iyi?" diye sorulduğunda, "Yeni doğmuş bir bebeğin nesi iyi?" şeklinde verdiği yanıtı anımsatıyor. Aracın motorunun geliştirilmesine yardım eden Joseph Tevaanverk dünyanın ilk uçak yolculuğunun da yalnızca 12 saniye sürdüğünü belirtiyor.

Iste PKK'nin Korktugu Silah!



PKK, askerin kullandığı bu silahlardan çok korkuyorlar. Sınır boylarında kuş uçmuyor, bu silah şimdi Aselsan damgalı!

Son yıllarda önemli silahlarla donatılan Mehmetçik, Türk savunma şirketlerinin öncü kuruluşları arasında yer alan Aselsan'ın ürettiği termal silah dürbünü ile terörle daha etkin mücadele edecek.

Aselsan tarafından tamamen yerli imkanlarla üretilen şarj edilebilme özelliklerine sahip olan dürbünlü silahlarla Mehmetçik, gece ve gündüz en olumsuz koşullarda bile görevini icra edebilecek.

Dürbünün teknik özellikleri
Termal silah dürbünü, savunma çevrelerince, 8-12 mikrometre dalga bandında çalışan, küçük boyutlarda hafif olup, dayanıklı, kullanımı da son derece kolay soğutmasız bir termal dürbün olarak nitelendiriliyor.

Pasif yapıdaki dürbün görüş alanındaki nesnelerin yaydığı ısı farklılıklarını 320x240 elemanlı odak düzlemli dizin dedektör vasıtasıyla algılayarak gece ve gündüz koşullarında mükemmel bir görüntüye sahip bulunuyor.

Tam karanlık ortamlarda çalışırken ani ışık parlamalarından etkilenmeyen silahlar, toz, duman, sis, pus gibi hava koşullarında ve muharebe alanının tüm olumsuzluklarında kullanıcının yanında yer alıyor. Tarayıcı ve soğutucu kullanılmaması ise bu silahların güvenilirliğini artırırken son derecede sessiz olarak çalışma özelliğine de sahip.

Pille şarj edilebiliyor
Termal silah dürbünü, silah üzerinde, gözetleme amacıyla elde veya gerektiğinde üç ayaklı taşıyıcılara takılarak kullanılabilme özelliklerini de taşıyor.

Üzerinde bulunan bir düğme, kullanılan silaha göre şebeke seçimini sağlarken, şarj edilebilir lityum iyon pillerle çalışabildiği gibi bu tür silahlar 9V'luk pillerin yanı sıra 10-30 vd harici güç kaynağı ile de çalışabiliyor.

26 Ağustos 2008 Salı

Cepte Numara Tasima Basladi



Avea, 3 operatörün katılımıyla gerçekleşen test çalışmalarında ilk numaranın operatörler arasında başarıyla taşındığını bildirdi.

Avea'dan yapılan yazılı açıklamada, abonelerin numaralarını başındaki kodu ile birlikte tercih ettikleri operatöre taşıyabilmeleri anlamına gelen numara taşınabilirliğinin etkin bir şekilde uygulanması konusunda Avea'nın, çalışmalarına devam ettiği belirtildi.

Bu doğrultuda 3 operatörün katılımıyla gerçekleşen test çalışmalarında ilk numaranın operatörler arasında başarıyla taşındığı bildirildi.

Avea Regülasyondan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Cengiz Anık, değerlendirmesinde, yaptıkları testlerin, altyapıları ve merkezi veri tabanı sayesinde taşıma sürecinin başlayacağı 9 Kasım 2008 itibariyle abonelerinin, sorun yaşamadan işlemlerini sağlıklı bir şekilde yaptırabileceğini gösterdiğini kaydetti.

Açıklamada, numara taşınabilirliğinin hayata geçtiği andan itibaren abonelerin 5 aşamalı bir süreçten geçeceği ifade edildi.

TAŞIMA 5 AŞAMADA BİTECEK

Abonelerin telefon numaralarını değiştirmeden operatör değiştirebilmelerine olanak tanıyan sistem olan ‘Numara Taşınabilirliği’ hayata geçtiği andan itibaren aboneler 5 aşamalı bir süreçten geçecekler.

1-Abone, kimliğiyle birlikte bir yetkili satıcıya gelir

2- Numara Taşıma Başvuru Formu ve Avea Abonelik Sözleşmesi’ni dolduran aboneye, numarasını değiştirmeden kullanacağı SIM kartı verilir,

3- Abonenin numarasını Avea’ya taşıma talebi diğer operatöre iletilir

4- Diğer operatörün, kimlik bilgilerini kontrol edip taşınma onayını vermesinin ardından, aboneye Avea’dan hizmet almaya başlayacağı zaman SMS ile bildirilir

5- Belirtilen tarih ve saatte abone yeni Avea SIM kartını cep telefonuna takarak hizmeti almaya başlar

''Dijital Gorunmezlik'' Saglayan Elbise



Dünyanın önde gelen takım elbise üreticilerinden Remus Uomo, radyasyon ve elektromanyetik dalgaları geçirmeyen, dolayısıyla ''dijital görünmezlik'' sağlayan elbise geliştirdi.

Remus Uomo, başta cep telefonu olmak üzere çeşitli mobil cihazların yaydığı radyasyondan çekinen kişilere yönelik nanoteknolojik takım elbise üretti.

Özellikle çeşitli mobil cihazların yaydığı dalgaların ''kısırlığa yol açacağı'' iddiasını ciddiye alan erkeklere yönelik takım elbiseler, kumaşının nanoteknolojik ipleri sayesinde vücuda gelen doğrudan radyasyonu yüzde 99 oranında düşürüyor.

Elbise, aynı zamanda ''dijital görünmezlik'' de sağlıyor ve GSM telefonu, ceketin cebindeyken baz istasyonu cihazı göremiyor. Aynı zamanda bluetooth üzerinden dolandırıcılık yapanlar da cihaza ulaşamıyor.

Takım elbise, yaklaşık 500 dolardan satılıyor.

ITU Gunes Arabasi Ekibi Iddiali



İTÜ Güneş Arabası Proje Sorumlusu Burak Aliefendioğlu, 2009 ve sonraki yıllarda yarışmak üzere 4. nesil araçların çalışmalarını sürdürdüklerini belirtti.

İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Elektronik Fakültesi Elektrik Mühendisliği bölümü öğrencisi Burak Aliefendioğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de TÜBİTAK tarafından ilk kez 2005 yılında düzenlenen Formula G yarışları için bir öğrenci projesi olarak kurulan İTÜ Güneş Arabası ekibinin, ürettikleri ARİBA I, ARİBA II ve İTÜ-RA adlı araçlar ile 2006 ve 2007 yıllarında İzmir, İstanbul ve Ankara'da düzenlenen yarışlara katıldıklarını anlattı.

Aliefendioğlu, şunları söyledi:

''İzmir ve İstanbul'da olmak üzere 2006 yılında iki yarış düzenlendi ve biz ikisinde de şampiyonluğu elde ettik. Bunun yanında birinde üçüncülük, birinde ikincilik kazandık. İzmir yarışında birinci ve üçüncü, İstanbul yarışında birinci ve ikinci olduk. Aynı zamanda, TÜBİTAK tarafından verilen Özgün Tasarım Ödülü'nü kazandık. Yarı final kupalarıyla birlikte o sene verilen 13 kupanın 9'unu biz kazandık. Ciddi bir başarı oldu bizim için. Sonra 3. nesil arabacılar olarak İTÜ-RA adlı 3. aracımızı ürettik. Ankara'da düzenlenen Formula G 2007 yarışlarına katıldık. Birincilik ve ikincilik kazandık. Geleneği bozmayarak Özgün Tasarım Ödülü'nü de elde ettik. Aynı yıl bir de Ankara Otomobil Sporları Kulübü (ANOK) Kupası yarışını kazandık.''

Aliefendioğlu, Özgün Tasarım Ödülü'nün de yarıştaki en ciddi ödüllerden biri olduğunu vurgulayarak, ''Sonuçta yarışlarda aksilikler yaşanabiliyor, belki iyi bir araba kazanamayabiliyor, yarış dışı kalabiliyor ama Özgün Tasarım Ödülü bir raporlama sonucu, en iyi çalışmayı yapan okula veriliyor'' diye konuştu.

Formula G 2008 yarışlarının 26-31 Ağustosta İzmir'de yapıldığını belirten Aliefendioğlu, bu yarışa ARİBA II VE İTÜ-RA araçlarıyla katılacaklarını söyledi.

-GÜNEŞ ARABALARI-

Güneş arabalarının Elektrik, Kontrol, Makine ve Uçak mühendisliği öğrencilerinden oluşan bir ekip tarafından tasarlanıp bilgisayar ortamında aerodinamik testleri yapıldıktan sonra Yonca-Onuk Tersanesi'nde karbon fiberden üretildiğini anlatan Aliefendioğlu, daha sonra motoru, elektrik-elektronik ve mekanik aksamının yerleştirildiğini bildirdi.

Aliefendioğlu, araçların, üzerindeki güneş pilleriyle güneşten aldığı elektrik enerjisini akülere yollayarak depoladığını dile getirerek, şunları kaydetti:

''Akülerden aldığımız enerjiyi çeşitli güç elektroniği düzeneklerinden geçirerek doğrudan motorumuza veriyoruz ve aracımızı hareket ettiriyoruz. Kullandığımız güneş gözeleri yüzde 21 verimli. Şu ana kadar yarışan arabalar içinde en kaliteli güneş gözeleri bize ait. Üretilemeyecek yüksek teknoloji ürünler olan akü ve güneş gözesi hariç, motorumuz, motor sürücümüz ve her türlü elektrik tasarımını kendimiz yapıyoruz.

Güneş gözelerini ve aküleri yurt dışından getirtiyoruz. Çünkü Türkiye'de bunların üretimi yok, Türkiye'de satılanlar da çok düşük verimli ürünler, yarış için uygun değil. O konuda sıkıntı yaşıyoruz. Akü ve güneş gözelerine ciddi miktarda para yatırmak zorunda kalıyoruz her sene. Mekanik aksamında ise yurt dışından getirilen tek parça, araçların üzerine kaplanan karbon fiber. Dünyada sadece Hollanda'da üretiliyor. Araçlarımız ortalama 80 bin YTL'ye mal oluyor.''

Araçlarıyla girdikleri yarışların bir enerji yarışı olduğuna işaret eden Aliefendioğlu, şöyle devam etti:

''Kesinlikle 'hızlı giden kazanır' diye bir şey yok. İyi hesap yapan kazanıyor. Biz de minimum enerji kaybını amaçlayarak tasarım yapıyoruz. Mesela araçlarımız 4 değil 3 tekerlekli. Bir tekerleğin sürtünme kaybından kurtarıyoruz aracımızı. Arabanın şekli de uzun analizler sonucu ortaya çıkıyor. Çünkü rüzgarda alacağınız fazladan bir sürüklenme, sizi yarışta geriye düşürebilir. Uzun bir tasarım sürecinden sonra üretime geçiyoruz.''

-4. NESİL ARAÇ ÜRETİLİYOR-

Burak Aliefendioğlu, daha verimli yeni bir araç üzerinde çalıştıklarını da belirterek, ''Şu anda 4. nesil aracımızın çalışmalarını yapıyoruz. Bu araç bu yıl değil 2009 ve sonrası yıllarda yarışmak üzere tasarlanıyor. Esas hedefimiz 2009 yılında Avustralya'da düzenlenecek World Solar Challenge 2009'a katılmak'' dedi.

Yurt dışında bu kategorideki araçların saatte 140 kilometre hızla ABD'yi baştan başa geçebildiklerini dile getiren Aliefendioğlu, ''Yapacağımız araba eski arabalarımızdan çok daha üstün, dünyadaki benzerleriyle boy ölçüşebilecek özelliklere sahip bir araba olacak. Amacımız, dünyadaki rakiplerimizle rahatça baş ederek Avustralya'da gelecek yıl Ekim veya Kasım ayında yapılacak dünya yarışında iyi bir derece elde edebilmek'' diye konuştu.

Aliefendioğlu, Elektrik-Elektronik Fakültesi Elektrik Mühendisliği Bölümünden Prof. Dr. Nejat Tuncay ve Yrd. Doç. Dr. Özgür Üstün ve Dr. Murat Yılmaz'ın projeye danışmanlık yaptığını, elektrik motoru ve motor sürücüsünü tasarladıklarını ifade ederek, ''Bu araçla saatte 195 kilometre hıza ulaşabiliriz ama akü kapasitemizden dolayı bu hızı kısa bir süre yapabiliriz. Akü kapasitemizi artırırsak aynı hızla uzun süre rahatça yol alabiliriz'' dedi.

Araçlarının ilginç yanlarından da bahseden Aliefendioğlu, ''Aracımız tamamen elektrikli bir araba olduğu için sıfır emisyonla çalışıyor. Benzinli bir araba gibi havayı kirletmiyor. Bir yanma olmadığı, tamamen elektrik motoruna dayandığı için sıfır gürültüye sahip'' diye konuştu.

Yurt dışındaki yarışlara hazırlanmak için çok daha büyük bir bütçeye ihtiyaç duyduklarını kaydeden Aliefendioğlu, yeni nesil araç için 350 bin YTL gerektiğini hesapladıklarını, bu miktara daha önceki yarışlarda elde ettikleri ödüller ve sponsorlarla ulaşmaya çalıştıklarını sözlerine ekledi.

16 Ağustos 2008 Cumartesi

Gelecekte Gorunmez Olacagiz



Bilimadamları; insanları ve objeleri görünmez yapabilecek materyalleri yaratmalarına bir adım kaldığını açıkladılar...
Bilimadamları metamateryaller kullanarak 3D objelerin çevresindeki ışığın yönünü değiştirebildiklerini söylediler.

İnsanlar, objeleri ışığın üzerlerinden yansıması veya yayılması yoluyla görürler. Bu yeni karışım materyal “negatif kırılma” özelliği sayesinde ışığın obje tarafından emilmesini veya yansımasını engelliyor ve sadece objenin arkasındaki ışığın görülmesine olanak tanıyor.

Bu buluşlar, Kaliforniya Üniversitesi’Ndeki bilimadamları tarafından yapıldı. Proje ise U.S. Army Research Office (Amerikan askeri araştırma ofisi) ve National Science Foundation'ın Nano-Scale Science and Engineering Center’ı tarafından destekleniyor.

Materyaller, limitli dalga boylarında çalıştıkları için binaların uydulardan saklanması gibi işlemlerde kullanılamayacaklar.

Uc Hatli Cep Telefonu Geliyor



Cep telefonlarında teknoloji sınır tanımıyor. Aynı anda iki hat kullanan telefonlar vardı. Şimdi de üç hatlısı geliyor.

Cep telefonlarında teknoloji sınır tanımıyor. Aynı anda 2 ayrı hat taşıyabilen telefonlardan sonra şimdi de 3 hatlılar geliyor. Antalya merkezli Farklı Faal Group, iki ay içinde Türkiye'yi 3 hatlı cep telefonlarıyla tanıştırmaya hazırlanıyor.

Şirket pazara, patentini aldığı kendi markası TTN Mobile D550 markasıyla girecek. Yeni telefonu önemli firmalara çalışan bir elektronik şirketi üretecek. Aynı anda aktif olabilen 3 hatlı telefonların üretimi için 15 Türk mühendis geceli gündüzlü yurtdışındaki bir fabrikada görev yapıyor. Şirket, televizyon özelliği de bulunacak telefonuna ömür boyu garanti verecek. Farklı Faal Group, 3 ay önce de çift hatlı telefonunu piyasaya sürmüştü.

Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Fikret Aydın, 3 SİM'li telefonlarla sektörde büyük ses getireceklerini düşünüyor. Pazarda TTN Mobile markası ile 3 aydır var olduklarını belirten Aydın, yıl sonuna kadar model sayısını 6'ya çıkartacaklarını aktardı.

Şirketin hedefi 2009 sonunda yüzde 10'luk pazar payına ulaşmak. Türk tüketicinin yabancı marka bağımlılığına son vermek istediklerini ifade eden Aydın, "Hep dışarıdan satın almaktansa, artık dışarıya satan bir ülke konumuna gelmek istiyoruz. 'Biz niye dünya devi olmayalım?' sorusunu kendimize çok soruyoruz." diye konuştu.

Kendi markaları TTN Mobile ile bunu başaracaklarına inanan Fikret Aydın, "Türkiye'de insanlar marka bağımlılığı da dahil olmak üzere her şeyi çok rahat unutabilir. Pazara ilk giren Sony Ericsson yerini Nokia'ya bıraktı. Nokia nasıl gelip Türkiye'de ürün satıyorsa, bizim amacımız da Finlandiya'da TTN Mobile'ı satmak." açıklamasını yaptı. TTN Mobile telefonlarıyla birlikte araç şarjı ücretsiz veriliyor. Ayrıca yedek batarya, 1 GB hafıza kartı, USB kablosu ve kulaklık da standart donanıma dahil. Şirket, 3 ay içinde 25 bin telefon sattı. Fikret Aydın, "D550 modelimizin muadilleri 450 YTL ama biz 299 YTL'den satıyoruz. Aracıları devreden çıkardık." değerlendirmesinde bulundu.

İlk Benzinli Motora Sahip UFO



İngilizler gelecekte insanları taşıyacak araçların üretilmesine ilham olacak yeni motorlu UFO benzeri bir araç üretti.

Afganistan ve Irak işgallerinde verdiği kayıpları azaltmak isteyen İngiliz Savunma Bakanlığı 9 milyon dolara cephe hattında görev yapacak uçan daire görünümlü bir araç geliştirdi. İlk benzinli motora sahip olan 20 kilogram ağırlığında ve saatte 65 kilometre hızla uçan “Fenstar’ isimli araç uzaktan kumanda yardımıyla kontrol ediliyor. Kızılötesi kamera ve yön belirleme sistemine sahip Fenstar, bomba taşıyabiliyor.

Bilisim Vadisi Nihayet Kuruluyor



Uzun süredir konuşulan bilişim vadisi projesi için ilk adımlar nihayet atılıyor.

Bilişim vadisinin kurulması için görevlendirilen Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın onayının ardından bu konudaki çalışmalara başlanıldığı öğrenildi. Bakanlık, fizibilite çalışmaları için 450 bin YTL ödenek ayrılmasını kararlaştırdı.
Türkiye'yi AB'nin teknoloji üssü yapmaya hazırlanan vadinin, İstanbul'da Taksim-Maslak hattı üzerinde kurulması planlanıyor. Kurulacak bilişim vadisi için, Toplu Konut İdaresi (TOKİ) aracılığıyla arazi tahsisi yapılacak. Vadide 30 yıl süreli bir işletmeci şirket kurulacak ve vadide bilgi ve iletişim, telekomünikasyon, bio-teknoloji, nano-teknoloji, nöro-teknoloji sektörlerine öncelik verilecek. Vadi için öngörülen gelecek planlamasında, Türkiye'nin, yazılım ve servis sektörünün, donanım sektörünün gerisinde kaldığı, bu nedenle, yazılım ve servis sektörünün gelişimi için ciddi bir strateji çizilmesinin hedeflendiği de vurgulanıyor. Bu arada, bilişim vadisi için öncelikle 50 bin metrekarelik bir alan öngörülüyor. Ancak gelecek yıllarda ortaya çıkabilecek talep artışı göz önüne alınarak, arazinin 500 bin metrekarelik kapalı alana imkân verecek bir şekilde tasavvur edilmesi planlanıyor. Arazinin Milli Emlak gibi kamu kurumlarının elindeki mevcut alanlardan birinin işletmeci şirkete 30 yıllığına geçici olarak terkiyle oluşturulması hedefleniyor. Diğer yandan, finansman için de, kamu kaynaklarından yararlanılması, vadinin işletmeye geçtikten sonra elde edeceği kira ve benzeri gelirlerle, çeşitli fonlardan kaynak aktarımı, Dünya Bankası kredileri gibi alternatifler üzerinde duruluyor. Öte yandan, yapılan hesaplamalara göre, 2008 yılında bilişim sektörü pazarı, 4 milyar 490 milyon dolar donanım, 548 milyon dolar yazılım, 768 milyon dolar da servis hizmetleri olmak üzere toplam 5 milyar 806 milyon dolar olacak. Gelecek 2009 yılında donanım 5 milyar 189 milyon dolar, yazılım 609 milyon dolar, servis hizmetleri de 865 milyon dolar olmak üzere, yıl sonu ulaşılacak rakam 6 milyar 663 milyon dolar. 2010 yılında toplamda 7 milyar 562 milyon dolarlık pazarın, 5 milyar 934 milyon doları donanım, 671 milyon doları yazılım, 957 milyon doları da servis hizmeti olarak tahmin edildi. 2011'de ise donanımda 6 milyar 541 milyon dolar ile pazar büyüklüğünün, 8 milyar 367 milyon dolara ulaşması bekleniyor.

Biyolojik Beyinli Robot



İngiltere'de Reading Üniversitesi'nden bilim adamları fareden alınan sinir hücrelerinden meydana getirilen beyne sahip robot yaptılar.

İngiltere'deki Reading Üniversitesi'ndan Kevin Warwick başkanlığındaki ekip, "Gordon" adı verilen robotun beyninin fareden alınan sinir hücrelerinden meydana getirildiğini, önce solüsyona koyulan sinir hücrelerinin, daha sonra 60 kadar elektrottan oluşan bir "düzeneğe" yerleştirildiğini belirtti.

24 saat sonra bağlantıların meydana geldiğini ve normal beyin gibi bir "ağın" oluştuğunu belirten araştırmacılar, bunun sonucunda beynin robotu denetleyebildiğini söylediler.

Amaçlarının "bilgisayar beynine" göre biyolojik beyinde anıların nasıl arşivlendiğini anlamak olduğunu belirten ekibin başındaki Warwick, tekrarlatarak robota bazı şeylerin öğretilebildiğini, şimdi amaçlarının robota bazı davranışları öğretmek olduğunu ifade etti.

Uzayın derinliklerinde yuva arayan genç bir robotun öyküsünün anlatıldığı Wall.E filminin başkahramanı Wall.E'ye benzeyen "Gordon"ın, duvara çarptığında beyninin bir uyarı aldığı ve robotun edindiği alışkanlıkla "engeli aşabildiği" kaydedildi.

Çalışmaları Alzheimer, Parkinson gibi sinir hastalıklarının tedavisine, anıların nasıl depolandığına ve bu anıların nasıl güçlendirilebileceğine de ışık tutan ekibin başındaki Warwick, "Gordon'un beyni, insan beyninde ne olup bittiğinin basitleştirilmiş hali. Ancak Gordon'un beynine bakabiliyor, onu denetleyebiliyoruz" dedi.

Warwick, ayrıca şu an Gordon'un beyninde 50 bin ile 100 bin sinir hücresinin aktif olduğunu tahmin ettiklerini, farede bu sayının yaklaşık bir milyon, insandaysa yaklaşık 100 milyar olduğunu ifade etti.

Dünyada bu gibi biyolojik beyinler üzerinde çalışan 4-5 ekibin olduğunu söyleyen Warwick, ancak daha önce deneyim ve alışkanlıkla öğrenme konusunda çalışan bir gruba rastlamadığını da vurguladı.

"Gordon" için insan sinir hücrelerinin kullanılması konusundaysa Warwick, "engellerin bulunduğunu, bunun teknikten çok etik bir sorun olduğunu söyledi.

Logitech'ten Yeni Kablosuz Mouse



Dizüstü bilgisayarınızı bir kablosuz fare olmaksızın kullanamıyor musunuz? Logitech V550 ile fareniz için taşıma çözümü arama sıkıntılarınız sona eriyor.

Logitech'in yeni kablosuz faresi V550, "Neden daha önce kimse yapmadı?" diye sormanıza neden olacak bir özelliğe sahip; V550'yi küçük bir düğme ile dizüstü bilgisayarınızın kapağına monte edebiliyorsunuz. Böylece bilgisayarınızı yanınızda gezdirirken fare için ekstradan yer arama zahmeti ortadan kalkıyor. 8 mm minik bir USB alıcı ile bilgisayara bağlanan kablosuz lazer fare, 2 adet kalem pille tam 18 ay çalışıyor. Bu ayın sonunda piyasaya çıkacak olan Logitech V550'nin fiyatı ise 60 dolar olarak tahmin ediliyor.

Misirdan Cep Telefonu Olur mu?



Yeşil teknoloji anlayışına yeni bir boyut getiren Samsung, üretiminde mısır kullanılan E200 Eco cep telefonunu tanıttı. Mısır telefon ne zaman çıkacak?

Samsung'un yeni modeli E200 Eco, teknik özellikleri açısından pek de parlak olmayabilir. 1,3 megapiksel kamera ve MP3 çalma gibi özellikleri bulunan telefonun esas dikkat çekici noktası, mısırdan yapılmış olması! Dış kasasın mısırdan elde edilen biyoplastik malzemelerle üretilen Samsung E200 Eco, yapımı sırasında ortaya çıkan karbondioksit miktarını muazzam oranda indirerek çevreyle dost bir profil çiziyor. Henüz fiyatı belli olmayan E200 Eco, eylül ayında Avrupalı kullanıcılarla buluşacak.

7 Ağustos 2008 Perşembe

Bu Canta Cep Telefonuzu Sarj Ediyor


Bu çanta güneş enerjisinden aldığı güçle cep telefonu bile şarj edebiliyor.

Yapmanız gereken tek şey, çantanızın içine iPod'unuzun, telefonunuzun veya kameranızın fişini takmak ve güneşin ışınlarından enerji almasını sağlamak. O gün güneş varsa, ne ala, yağmurlu bir günde bu çantayı bu amaç için kullanmak, ne yazık ki çantanın şarj işlemini geçersiz kılıyor.

'Güç çantası' olarak da adlandırılan çanta, üzerindeki güneş ışınlarını toplayan paneller sayesinde şarj etme görevi görüyor. Böylece güneş enerjisini elektrik enerjisine çeviriyor.

Makine Mühendisliğinde okuyan Joe Hynek isimli bir öğrencinin tasarladığı bu teknoloji harikası, bugüne kadar birçok defa tanıtıldı.

Ekolojik ve çevresel yararlar da sağlayan çanta, yıl sonunda yaklaşık 300 dolardan satışa çıkarılacak.

Rengi siyah, biçimi dikdörtgen olan şık görünümdeki çantanın içine konulan bir cep telefonunun ya da iPod'un iki saat boyunca güneş ışınlarını yoğun olarak toplaması şart.

Çantanın toplumun sadece elit kesiminden değil, her kesimden insanların da alabilmesi için fiyatını düşürdüğünü söyleyen Hynek, bu dahice tasarımıyla modaya da yeni bir tasarım getirmiş oldu.

Dijital Fotografcilikta Devrim



Geliştirilen yeni dijital fotoğraf makinesi bir insan gözü büyüklüğünde ve şekli de göze benziyor.

Bilim dergisi Nature’da yayımlanan haberde, bilim adamları, kavisli bir yüzeye mikro-elektronik bileşenler koymanın yolunu bulduklarını, bu şekilde insan gözündeki retinanın bir benzerini geliştirdiklerini anlatıyorlar.

Bu minik alıcılar, kendi aralarında esnek, birbirleriyle bağlantılı, gerilebilir bir ağ oluşturuyor.

Bilim adamları, bu teknoloji sayesinde, daha net fotoğrafları, daha geniş açılarla çeken yeni kuşak fotoğraf makinelerinin geliştirilebileceğini söylüyor.

Buluşun, gerçek gözün yerini tutabilecek biyonik gözlerin geliştirilmesine de yardımcı olabileceği düşünülüyor.

Bu teknolojinin, zaman içerisinde, görme yetisini kaybetmiş insanlara bu yetiyi kazandıracak yapay retinalar olarak kullanılabileceği belirtiliyor.

Ancak bilim adamları, böylesi bir kamerayla, beyin arasında nasıl bağlantı kurabileceklerini henüz saptamadıklarını da vurguluyorlar.

3 Ağustos 2008 Pazar

Cep Telefonuyla Dizustu Bilgisayar Birlesiyor, Fiyatlar Ucuzlayacak



Amerikalı ve Uzakdoğulu bilgisayar üreticileri, yeni bir teknoloji üzerinde çalışıyor. Önümüzdeki günlerde piyasaya çıkacak 4. nesil bilgisayar, cep telefonu ve dizüstü bilgisayarın birleşiminden elde edildi. 7 ile 10,2 inç arasında tasarlanan dört ayrı ürün, 400 dolardan satışa sunulacak.

Türkiye'de ürünü hazırlayan bilişim şirketi Casper'ın Yönetim Kurulu Başkanı Altan Aras Fakılı, yılın ikinci yarısında pazara sunacakları düşük maliyetli bilgisayarların tüketiciden büyük ilgi göreceğini söylüyor. Fakılı, "Telefonla bilgisayar arasında yeni bir segment geliyor. Çok popüler olacağını düşünüyoruz." diyor.

İnternet kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte hem masaüstü hem de dizüstü bilgisayar satışlarında talep patlaması yaşanıyor. Yoğun ilgi karşısında HP, Apple, Acer, Compaq, Dell, LG, Fujitsu Siemens, Datron ve Sony gibi dev firmaların hemen hepsi "Mevcut teknolojiyi nasıl daha iyi hale getirebiliriz?" diye ciddi araştırma ve geliştirme çalışmaları yapıyordu. Şirketlerin çağrı merkezlerine gelen istekler ve saha çalışmaları neticesinde ortaya yepyeni bir ürün çıktı. Blackberry'nin oluşturduğu pazarı da fırsat bilen firmalar, cep telefonu ve dizüstü bilgisayarı birleştirerek yeni bir teknoloji geliştirdi. 'Low cost' şeklinde tanımlanan düşük maliyetli bilgisayarların büyük beğeni toplayacağını düşünen sektör temsilcileri, söz konusu ürün grubunu bir bilgisayarla sınırlı tutmayarak dört modele tamamladı. 7 ile 10,2 inç şeklinde hafif ve dizüstü bilgisayarın biraz daha küçüğü şeklinde tasarlanan yeni modeller bilgisayarın tüm işlevlerine sahip. İnternet üzerinden sesli ve görüntülü görüşme de mümkün. Pocket PC olarak adlandırılan cep bilgisayarının ekranının küçük olması sebebiyle dosya üzerinde işlemlerin ve yazıların rahatlıkla yazılamadığını belirten Casper'ın patronu Fakılı, bu tür ürünlerin bir noktada bilgisayar olarak iş görmediğini söylüyor. Masaüstü, dizüstü ve cep bilgisayarından sonra cep ve laptop karışımı yeni bir segmentin oluştuğunu kaydediyor. Özellikle 10.2 inç modellerin notebook olarak iş gördüğünü kaydeden Fakılı, yılın ikinci yarısında bu alana doğru odaklanma olacağına dikkat çekiyor. Yeni segmentte var olacaklarını dile getiren Fakılı, çalışmaların tamamlandığını ve Amerika ile aynı anda Türkiye'de ürünlerin satışa sunulacağını bildiriyor. Ürünlerin 400-500 dolar arasında satılacağını, ancak fiyatların ileriki aşamalarda 300 dolara kadar düşebileceğini ifade ediyor. "Tüketici her zaman yanında taşıyacağı küçük bir laptop olsun istiyordu. Biz de ihtiyaca göre tasarımı yaptık. Dünyada büyüyen bir pazar var. İşe 15 inçle başladığımızda 'Daha küçüğü yok mu?' diye sordular. Dokunmatik ekran istediler. Kişilerin isteklerini dinlemek zorundayız. Daha hafif ürün talebine karşılık biz de yeni ürünleri hazırladık." diye konuşan Fakılı, telefonla bilgisayar arasında oluşan yeni bilgisayarların çok beğenileceğini düşünüyor.

Dokunmatik ekranlı laptop

Beş yıl öncesine kadar masaüstü bilgisayarda firmaların tek ya da iki modeli vardı. Şimdi ise modeller çoğaldı. Hem yerli hem de yabancı üreticiler masaüstü ve dizüstü modellerde artık tasarıma da ağırlık veriyor. Casper'ın da iki ürün grubunda toplam 7 modeli bulunuyor. Bu yılın sonuna doğru üç yeni modelin satışa sunulacağını aktaran Fakılı, özellikle dokunmatik ekranlara ağırlık verdiklerini ifade ediyor. 180 derece dönen ekranı ve dokunmatik özelliği ile rakiplerine fark atan şirket, modele ilginin fazla olması sebebiyle reklam filmi çekti. Masalardaki bilgisayarların da dokunmatik ekrana dönüşeceğini kaydeden Fakılı, kullanılan teknolojinin yüksek ve kaliteli olduğunu söylüyor. Bu ürünler piyasada 1.400 yeni liraya alıcı bulacak. Deneyimli işadamı, şu an 2009'un modelleri üzerinde çalışma yaptıklarını ve geleceğin yüksek teknolojiye kaydığına işaret ediyor.

Krizler aşılacaktır, 2008'den umutluyuz

2007'yi pazar lideri olarak kapatan bilişim devi Casper, 2008'e daha umutlu bakıyor. Global piyasalardaki krizin beklenen bir durum olduğunu ve şirket olarak tedbir aldıklarını anlatan Altan Aras Fakılı'ya göre, sorun rahat aşılacak. Tüm bunlara rağmen agresif bir büyüme hedefi ile yola çıkan şirket, 2013'te bir milyon adet bilgisayar satışı hedefliyor. Geçen yıl 242 bin bilgisayar satışı gerçekleştiren Casper, yüzde 63 büyüdü. Bu yıl 370 bin bilgisayar satmayı planlayan şirket, ilk çeyrekte 73 bin adet sattı. Türkiye'de 3 milyon adet bilgisayar satıldı. Bunun 1 milyon 200 bini dizüstü, geri kalanı masaüstü bilgisayar şeklinde gerçekleşti. Başarının sırrını marka bilinirliğine borçlu olduklarını aktaran Fakılı, Amerikalı araştırma şirketinin sektör sonuçlarını örnek gösteriyor. Nielsen'e göre marka bilinirliğinde Casper yüzde 26,3 oranıyla birinci sırada yer alıyor. Yakın rakipleri HP, Philips, Vestel, Toshiba ve Arçelik'in toplamı Casper'e eşit değil.

Internet, Telefon ve TV'yi Birlestirdi, Rakiplerini Gecti



Kıta genelinde yüzde 25'lik pazar payına ulaşan şirketin İcra Kurulu Başkan Vekili ve Dış Ticaret Başkanı Turan Erdoğan, "Avrupa'da pazar lideriyiz. Hedefimiz bunu korumak." dedi. İngiltere'de yüzde 55, Fransa'da yüzde 35 ve Avrupa genelinde yüzde 25 pazar payına sahip olduklarını kaydeden Erdoğan, dijital kutu satışlarını yüzde 10'luk bir artışla 165 milyon dolara çıkarmayı hedeflediklerini söyledi. Erdoğan, "Özellikle ücretsiz kanallara erişimi sağlayan dijital ürün pazarında Avrupa'nın en büyük üreticisi olarak yerimizi aldık. İtalya'da ise, medya setleri arasında ürünleri onaylanan Panasonic, Samsung'un da yer aldığı beş firma içindeyiz." dedi. Avrupa pazarında analog yayınlar döneminin kapanmaya başladığını dile getiren Vestel yöneticisi, bu yıl 3,8 milyon adedi Avrupa'da, geri kalanı Türkiye'de olmak üzere toplam 4,5 milyon IP Set-top Box satmayı hedeflediklerini açıkladı. Vestel, kutu satışlarının ihracattaki payını artırmak için çalışmalarını sürdürüyor. Turan Erdoğan, geçen yılki ihracatlarının 2,6 milyar dolar olduğunu hatırlattı ve bu yılki hedeflerinin 3 milyar dolar olduğunu belirtti. Erdoğan, "Ciromuz içinde kutu ihracatı az görünüyor. Ama kutu fiyatları düşük. Biz bu alandan çıkıp daha pahalı, hard diskli kutu pazarına kayıyoruz. Cirodaki IP Set-top Box oranı da artacak." diye konuştu. Avrupa'daki liderliklerini yurtiçine de taşımak istediklerini vurgulayan Erdoğan, katıldıkları ve henüz sonuçlanmayan Türk Telekom'un IP TV ihalesini kazanmaları halinde Türkiye'de de pazar lideri haline geleceklerinin altını çizdi. İhaleyle ilgili Erdoğan, "Bu bir paket ihalesi, biz kutuya adayız. İhaleyi kim alırsa alsın, kutuya talibiz. Bu alandaki rakibimiz Uzakdoğulular. İhalenin sonucunun olumlu olacağına inanıyoruz." dedi.

Durgunluğu, futbol bitirecek

Turan Erdoğan, sektördeki durgunlukla ilgili olarak "Türkiye pazarında bir durgunluk olduğu kesin. Fakat ihracat bundan etkilenmese de iç pazarda elektronik ve beyaz eşyada satışlar düştü. Alımlar erteleniyor ama bu durum geçici." dedi. Avrupa Futbol Şampiyonası'nın geniş ekran LCD TV satışlarını artırdığına değinen Erdoğan, "Maçları büyük ekranda izleme hastalığı var. Bu yıl HD (yüksek çözünürlüklü) TV satışlarını da artırmak istiyoruz." dedi. Teknoloji marketleri de 7 Haziran'da başlayacak şampiyonayı dört gözle bekliyor. Tanıtım atağına geçen bazı marketler, banka destekli düzenlediği kampanyalarla LDC ve plazma TV satışlarını artırmayı hedeflerken, bazıları peşin fiyatı düşürüyor.

Ar-Ge'ye ciddi yatırım yapan Vestel, geçen yıl bu iş için 45 milyon dolar harcadı. Ar-Ge'de görev yapan 80 mühendisin önemli bölümünü Amerika'dan getirdiklerini aktaran Erdoğan, bu birim tarafından geliştirilen Pixellence teknolojisinin uluslararası şirketlerin dikkatini çektiğini ifade etti. Bazı şirketlerin bu teknolojiyi almak için görüşme talebinde bulunduğunu anlatan Erdoğan, şu anda açıklayamayacakları projeler üzerinde de çalıştıklarını ve bunlardan birinin üç boyutlu TV olduğunu kaydetti.

Televizyondan kısa mesaj Avrupa ülkelerinde rağbet görüyor

İnternet üzerinden çalışan set üstü kutular (IP Set-top Box) kullanıcılara birçok yenilik sunuyor. Yeni kanalların izlenmesine imkan sağlayan bu teknoloji ile izleyiciler istedikleri filmleri anında alabiliyor. TV üzerinden internete bağlanmayı mümkün kılan teknoloji sayesinde aynı zamanda yine televizyon üzerinden telefonla da görüşülebiliyor. Avrupa'da büyük ilgi gören sistemin sunduğu bir diğer yenilik televizyondan kısa mesaj gönderilmesine imkan sağlaması.